| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 13.01.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 3

E-TİCARET

Elektronik ticaret son günlerin gözde konusu. Diğer satış kanallarının yanında dördüncü bir kanal olduğu söyleniyor. Ayrıca elektronik ticareti sadece son kullanıcıların internet aracılığı ile bir mal satın aldıkları ortam olarak da düşünmemek gerekiyor. Şirketler arası işlemler, finans ve borsa işlemleri ile bunlara benzer pek çok konuda ticari faaliyette bulunmak olası.

Ancak benim değinmek istediğim kısım özellikle son kullanıcıların Türkiye içerisinde bu konuya yaklaşımı. Yurt dışından bir örnek vermek gerekirse; Amerika'da sipariş verdiğiniz şirket eğer düzgün bir kurye şirketi ile çalışıyorsa, ürünler iki bilemediniz üç gün içerisinde elinizde oluyor. İngiltere için bu süre bir veya iki gün. Aynı siparişi eğer ürünlerin tamamını stokta bulup, işlemi tamamladıysanız yine aynı süre içerisinde teslim alıyorsunuz. Bu durumda yurt içi ile yurt dışı farkı bence oluşmuyor. Denebilir ki, yurt dışı siparişlerde kurye ücreti yüksek olacaktır. Burada da karşımıza, ürün fiyatlarının orada daha düşük olması çıkıyor. Pek çok durumda yurt dışına verilen sipariş toplam bedele kurye bedeli eklenmesine rağmen yurt içi siparişten daha ucuza geliyor.

Bunun yanına bir de dağıtım kanallarının zafiyetini eklerseniz, resim tamamlanıyor.

Gözden kaçırmamamız gereken bir diğer noktada, elektronik ticaretin en yoğun kullanıldığı ülke olan Amerika'nın büyüklüğü ve mesafeler. Ülke büyük olduğundan evden alışveriş kişilerin kolayına geliyor.

Hala, telefon açtığınızda aradığınız ürünün stoğunda olduğunu söyleyen, ancak satın almaya gittiğinizde "Kusura bakmayın, kalmamış" diyen şirketler mevcut. İnternet ortamında fiyatını gördüğünüz bir ürünün yanı başınızdaki dükkanda daha ucuz satıldığını fark etmeniz olası.

Bu sorunların aşılması için daha çok satış yapmak gerekiyor. Daha çok satış yapmak içinde dağıtım kanallarının iyi çalışması, düzgün fiyatlandırma ve ürün yelpazesi. Uluslararası vergilendirme, güvenlik, telif hakları gibi konuları da yanına ekleyin.

Bu konuda detaylı bilgiyi İngilizce olarak Global Business Dialogue on electronic commerce 'ün internet sayfalarında bulabilirsiniz. Bu arada bilin bakalım bu grubun en üst yönetim kademesinde kimler var? Time Warner'dan Gerald Levin ve America Online'dan Steve Case.

* * * * *

Yine film ismini tercüme edenlerin müşteri çekmek için uyguladıkları taktiğe kurban olan bir film var vizyonda; "The Muse - Seksi Peri". Albert Brooks'un yönettiği filmin başrollerinde yine Albert Brooks, Andie MacDowell, Jeff Bridge ve seksi peri ünvanına layık görülen Sharone Stone yer alıyor. Brooks bu filmi de diğer pek çok filminde olduğu gibi Monica Johnson'la birlikte kaleme almış. Stone'u "Basic Instinct - Temel İçgüdü", MacDowell'i "Sex, Lies, and Videotape" filmlerinden anımsayacaksınız. Müzikler Elton John'dan.

Film, günümüz Los Angeles'ından bir kesiti, bir film yazarının zor günlerini gözler önüne seriyor. Brooks metin yazarı olarak yaşamını sürdürmektedir. Son yazdığı senaryo beğenilmeyince işinden olur. Yeni bir şeyler üretme yeteneğini yitirdiğini düşünürken yakın arkadaşı Bridge'e bu sorununu açar. Arkadaşı Brooks'a, Zeus'un dokuz kızından biri olan Stone'dan yardım alabileceğini ve tanışmalarını ayarlayabileceğini söyler. Bunun ardından yaşamı tümüyle değişen Brooks için farklı günler başlar.

Hanım başrol oyuncularının hatırı için seyredilebilir, hafif, sabun köpüğü gibi bir film. Komik, Hollywood'un perde arkasına değinmeye çalışan bu filmi çok kısa sürede televizyon ekranlarında izleyebileceğimizi düşünüyorum. Stone, bu filmde de bir sahnede güzelliğini gözler önüne seriyor.

* * * * *

Yunanlı filozof Epictetus'tan bir söz; "Büyük olan hiç bir şey birdenbire yaratılmamıştır. Bir salkım üzüm veya bir incir gibi. Sen bana bir incir istediğini söylersen, bende bunun için zamanını beklemek gerektiğini söyleyeceğim. O ilk önce çiçek açacak, sonra meyve verecek, daha sonra da olgunlaşacaktır".

Pek çok konuda bunu yaşamıyor muyuz? Şirketlerin, kişilerin yaşamlarında aynı felsefeyi görmek ne kadar kaçınılmaz.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
3. Sayı önceki yazı 3. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye