|
17.01.2006 Temirağa Demir - netyorum.com / Sayı: 167
GİDİŞİ ÇÖZÜM SANANLAR KALAMAYANLARDIR
Şimdi sana bir yangından arta kalan kül kalıntılarını bırakıyorum.
Dedi. Olsun dedi. Ağlamadı. Çünkü içinden ne çıkarsa onuda götürebileceğinden
korkuyordu. Sustu. Dişini sıktı, dişi değil ama kalbi kırıldı. Uzun süre kim “nasılsın
“ dese “iç güveysinden hallice” diyemedi. Çünkü üzerinde bir iç güveysi
ezikliği ve burukluğu vardı hala içinde onu yaşattığı için!
Gidişi çözüm sayanlar kalamayanlardır. Kalış, bir sorumluluk bir özveri ummanına
dalıştır. Gitti ama gitmek istediği için değil kalamadığı için. Hali bir
paranoyak bir hasta görünümündeydi. Reteçelerinin rengi hep yeşildi ama onun içindeki
ve beyninde ki alev kırmızılığına çare olmuyordu ilaçlar. Sustuğunda midesi
bulanmıştı konuşmalıydı, kendi kendine kendini anlatarak teseli ederdi. Öyle yalnızlaşırdı
ki bazen aynada gördüğünü başkası sanardı. Ağladıkça müşvik bir elle kendi
yanağına dokunur kendi kendine, ağlama, derdi.
Çünkü gözlerinde gözü kalmıştı. Ağladıkça içinden onun çıkacağını düşünürdü
ve mecburi ve keskin bir yutkunmayla susardı. Sonra içi ağlardı ama kimse görmezdi.
Nerede adı geçse saçma sapan bir içdürtüyle ayağa kalkardı. Ölmüş birinin adı
anılmışcasına hemen gözleri dolardı. Acı ve boğazını yakan bir yutkunmayla
susardı.
Bazıları sevmek derdi bu hale. Genelde, sevmek diyenler, bu hali uzun süreli aşamayanlar
ve hiç bilmeyenler olurdu. Sadece romanlarda ve ucuz türk filmerinde gördüklerinden,
sevmek, derlerdi. İşin ciddiyetine varan ciddi insanlar bnun geçici bir süre ölmek
olduğunun farkındaydılar. Belki kabre koyulmazlardı, belki öte tarafı görmezlerdi
ama bu dünyada ki kendilerinin kendileri için hazırlamış olduğu cehennemde mahşer gününü
değil belki ama kavuşacakları günü beklerlerdi.
Gidişi çözüm saydı çünkü kalışı saymayı bilmiyordu. Uzun kilometreler yoktu
gittiği yere ama upuzun bir kahır vardı yollarda, ve bir o kadar gurur.
Artık, bütün yaşadıkları ondan artıktı. Doyulduğu için değil, sadece kibarlık
zannedip tabakta bırakılan saçma bir artık kadar artıktı.
Memleket meseleleri beyinlerini yorardı ama onlar yorulmazdı. Aynı memleketin uzun
soluklu gençleriydiler. Ya da en azından yaşları ve fiziki görünümlerinden dolayı
öyle görünüyorlardı.
Tatlı bir gülüşü vardı kalış gibi, mutluluk dedikleri o görünmez ve sığ olan
denize dalış gibi.
Hep soyutla somut arasına sıkışan çelişkili ve çelimli duyguları vardı. O gitti
tek kaldı. Ama kaldı.
Gidişi çözüm olmadığını bildi için kaldı. Binbir olumsuzluk içinde sevdiği için,
bu sevgisine bir sevgiye inanmak kadar, kendisi kadar inandığı için kaldı. Yalnız
kaldı, ama kaldı.
Bazıları bu kalışı kendini mutsuzluğa ve bunalıma itmek olarak değerlendirir. Ama
ciddiyet sahibi ve ciddi insanlar bu harekete erdem der. Çünkü sadece erdem sahibi
insanlar böyle bir tutum tutabilir (tutacak bir tarafı olmadığı halde)...
Biri gitti, öteki yalnız kaldı. Aynada kendi yanağını müşvik bir elle okşayacak,
içinden çıkmasından korktuğu için ağlarken, boğazını yakarak yutkunacak kadar değişik
bir ruh hali vardı.
Kendi kendini kelimeleriyle avutmaya çalışacak kadar çaresizdi. Veya bu çaresizlik,
aslında ona bahşedilen en büyük çareydi. Kendi kelimeleriyle kendini teselli etmeye
çalıştığı için...
Gidişi çözüm sandı, kalamadığı için. Ve maalesef çözüm sandığı, hayatında
ki en çözümsüz soruydu.
O kaldı sadece inandığı için yalnız kaldı ama kaldı. Eğer o da kalsaydı......
Neyse varın gerisini siz doldurun...
Temirağa Demir
e-posta: temiraga@mynet.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın
organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir.
Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link
verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.) |
|