|
22.12.2005 Cemal Aksu - netyorum.com / Sayı: 166
KULLANMASINI BİLENE
Eğer boş vakti olan ve bu vakitleri genelde kitap okuyarak geçiren
biriyseniz, asıl adı Fiyodor Mihayloviç Dostoyevski olan ünlü yazar Dostoyevski’yi
bilirsiniz. Yazarımız nedendir bilinmez, tarihte önemli izler bırakan ve çoğu insanın
hayatına yön veren kitaplarında tam adını kullanmak yerine sadece soy adını
(Dostoyevski) kullanır. Tabi neden adını tam olarak kullanmadığı bizleri pek fazla
ilgilendirmiyor.
Konuyu nereye bağlayacağımı merak ettiğinize eminim. Neyse ben klasik olarak uyumadan
önce bir kaç sayfa olsa bile kitap okuyan biriyim. Geçen akşam yine yatmadan önce
elime geçen kitaplardan birinin sayfaları arasında dalmışım. Ne okuduğumu kısaca
özetliyeyim...
Bu arada başlıkla ne alakası olduğunu ve sonunda ne çıkacağını merak ettiğinizi
düşünerek elimden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım.
“Genç delikanlı, yolda gördüğü kalabalığa merakla yaklaşır. Kalabalığın yanına
geldiğinde, çift ata koşturulan asilzadelerin bindiği bir at arabasının yaşlı bir
adamı ezdiğini görür. Kalabalığı oluşturan vatandaşların yaşlı adama yardım
etmek yerine arabacıyı polisten kurtarmaya çalıştığını görünce konuşulanları
dinlemeye başlar. Arabacı yeminler ederek, adamın yola çıktığını ve üstüne
gelen arabayı gördüğü halde kaçmadığını söyler. Bu sırada atları durdurmaya
çalıştığını fakat atların yaşlı adamın bahrışlarından ürküp durmadığını
da sözlerine ekler. Çevredeki vatandaşlarda arabacının dediklerini onaylarlar. Genç
delikanlı arabanın tanınmış birine ait olduğunu ve vatandaşların kendi menfaatleri
için arabacıyı savunduklarını düşünür. Fakat arabacı zaten doğruyu söylemektedir.”
Yani sarhoş ve yaşlı olan adam yolun ortasında durmuş ve arabacının atları
durdurmaya çalışmasına ve adama yoldan çekilmesi için bağırmasına rağmen kaza
meydana gelmiştir...
Dediğim gibi bunu geçtiğimiz gecelerden birinde, uyumadan önce elime geçen
Dostoyevski’nin belkide en çok beğendiğim eseri olan “Suç ve Ceza” adlı kitabında
okudum. Kitap 1866 yılında basılmış. Yani o yıllarda bile trafik kazaları meydana
geliyormuş. Ama olaya farklı bir açıdan bakıp, başka bir boyut kazandırdım. Yazarımızın
anlattığına göre ezilen yaşlı adam sarhoşmuş. Arabacı ise gayet akıllı ve işini
iyi yaptığını söyleyen bir adam. Üstelik arabacı atları durdurmaya çalışmış
fakat atlar durmamış...
Bin sekizyüzlü yıllar ile bu zaman arasında ne gibi farklılıklar olabilir?
Bir bakalım, kitapta ezilen adam oldukça yaşlı ve sarhoş bir ihtiyar.
Günümüzde meydana gelen aynı olayı ele alıp konuyu araştıracak olursak, trafikte
yaya olan kişilerin alkollü olmayan kişiler olduğunu görebilmemiz mümkün.
Bunun yanı sıra, arabacı gayet akıllı, işini iyi yaptığını söyleyen bir adam...
Günümüzde ise alkollü araç kullanımı kaza nedenlerinin en başında geliyor.
Gazetelerde yayınlanan klasik başlıklardan bir kaçını buraya yazabilirim. “Alkol
can aldı”, “yine alkol, yine kaza”, alkol kötü son getirdi” buna benzer bir sürü
haber başlığı görebilmenizde malesef günümüzde mümkün. Üstelik geçmişte yani
bin sekizyüzlü yıllarda, arabaları atlara koşarak kullanan adamalr varmış ve atlar
dur dendiğinde durmuyorlarmış. Yani karşınıza biri çıksa, kaderiniz önünüzdeki
iki ata bağlı. Ama günümüzde bunun yerini fren pedalları almış. Bastığınız
anda durabilmeniz mümkün. Tabi hız seviyesini aşmamışsanız. Şimdi şöyel bir bakıyorum
da, geçmişten bu güne doğru. Her şey benliğini tam zıttına teslim etmiş. Yani
tarih karşısındaki tarafından mağlub edilmiş ve edilmeye devam ediyor. Şimdi sizler
artık çok araba olduğunu ve eskisi gibi yavaş gitmenin doğru olmadığını söyleyeceksiniz.
Sizde haklısınız tabi ama bence bu düzen sadece trafik terörüyle değil, her yönüyle
hızla bozulmaya devam ediyor. Tarih kendini hızla gelişen teknolojinin eline bırakmış.
Aslında teknolojinin her ürünü insan hayatını yok etmek değil, kolaylaştırmak için
yapılır. Yani teknoloji gerekli bir şeydir ama kullanmasını bilene...
Yüzünüzden tebessüm eksik olamsın...
Cemal Aksu
e-posta:cemalaksu85@mynet.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın
organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir.
Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link
verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.) |
|