| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

22.12.2005 Belgin Eryavuz - netyorum.com / Sayı: 166

DOKUNMANIN BÜYÜSÜ (PARMAK UCUNDAN KALBE)

Dokunmak, temas etmek, kendi sıcaklığını karşındakine aktarırken, ondan da aynı sıcaklığı ve sevgi sinyallerini alabilmek ve bunu içinde, çok derinlerde hissedebilmek, yaşamak doyasıya ve yaşatmak…

Dokunmak bir anlamda sevgimizi aktarmanın en güzel yolu, belki de en etkileyicisidir. İçimizdeki sevgiyi ve sıcaklığı sözcüklerle ifade ederken zorlandığımız anlarda, dokunmanın o tatlı ürpertisinde bir anda bütünlük ve anlam kazandığını görürüz. Dokunmak büyülüdür, sevgimizi bu yolla aktarırken dokunduğumuz yerde sanki bir perinin tılsımlı çubuğu değmişcesine etkileşim yaratır. Tokalaşmanın kuvveti, kucaklaşmanın sıcaklığı, bir öpüşün yumuşaklığı, sımsıkı sarılmanın içimizi saran hazzı, kısacası dokunmanın her hali ne kadar da keyifli ve büyülüdür.

Parmak uçlarınızla etrafınızdaki nesnelere dokunun, sanki ilk defa algılıyormuşcasına, ilk defa dokunuyormuşcasına…Hissedin, temasın ve dokunmanın niteliğini…bırakın sadece temasla hissettiklerinizi diğer uzuvlarınızda algılasın. Sinyallerin parmak uçlarınızdan bedeninize doğru dalga dalga yayılışını izleyin…Doğaya dokunmayı deneyin; bir gül yaprağına dokunun örneğin. O kadifemsi yumuşaklığını hissedin parmak uçlarınızda. Gözlerinizi kapatıp, sadece temasın güzelliğini yaşayın hissettiklerinizin keyfini çıkarın. Aniden yağmaya başlayan yaz yağmurunda dudaklarınıza birdenbire düşen minicik bir damlayı düşünün, dokunduğu yerdeki o garip serin ıslaklığı hissedin.

Ne yazık ki çoğu insan hissetmeden dokunur her şeye.Bu tıpkı bakıp da baktıklarımızı görmemeye benzer. Halbuki algılayıcı şekilde dokunmak, bütün vücudunuzla ve elinizle, parmak uçlarınızla derinden dokunarak dinlemek ve hissetmek önemlidir. İşte o büyü o zaman ortaya çıkacak ve hissedilenler unutulmaz anlar olacaktır.

Soğuk bir kış gününde bir fincan sahlep bir başka örnek olamaz mı sizce? Aldığınız o sıcacık yudumun önce damağınızda bıraktığı tadı, sonra da ılık ılık boğazınızdan yayılışı da bir tür dokunmak değil midir? Önemli olan hissedebilmek galiba. Dokunmanın gizemli büyüsünü yakalayıp o sihri yaşamak; an’ın güzelliğini kaçırmadan hemde.

Kuvvetli, sağlam bir tokalaşmanın verdiği güven duygusu; sımsıkı kenetlenen ve gün boyu birbirinden ayrılamayan parmakların kalbimize gönderdiği sinyalleri; içten sımsıkı sarılmanın sevgi ile harmanlanmış büyülü sıcaklığı; yanağımıza kondurulan yumuşak bir öpücüğün içimizde yarattığı o naif ürpertiyi; belimizi kavrayan güçlü kolların sarıldıkça bedenimizde yarattığı delice duyguları; ağlayan bir bebeğin çıplak teninde gezdirdiğimiz elin bize yaşattığı şükran duygusuna karşılık o temasın, o anda bebeğimize verdiği sevgi dolu huzuru; ve daha nicelerini….Öyle an’lar vardır ki o anlarda sözler yerine yumuşacık dokunuşların gizemi girer devreye; duygularınıza, kalbinizde hissettiklerinize tercüman olmak adına.

Dokunun…dokunmaktan korkmayın. Keyfini çıkarın duygularınızın; hissettiklerinizi anlatın özgürce, anlatımın en güzel ve naif yolları ile.

Sevginizi sınırsız yaşayın, coşkularınızı dokunmanın büyüsüne katarak aynı coşkuyla iletin sizde sevdiklerinize…şımartın onları keyifle özgürce.

Dokunduğunuz gizemli an’ları yaşam boyu hatırlamanız dileği ile.
Sevgiyle kalın.

Belgin Eryavuz
e-posta: beryavuz@yahoo.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
166. Sayı önceki yazı 166. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2006 İstanbul-Türkiye