|
06.12.2005 Levent Işıklıgöz - netyorum.com / Sayı: 165
KIRMIZININ TOPLUM İÇİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
"Bilmem neyin toplum içindeki yeri ve önemi" nedendir bilmem ilkokulun bütün
yıllarında yazılacak bütün konuların başlığı buydu, ya baska başlık vermemizin
sakıncası vardı yada akla gelen daha iyi bir şey olmadığından hep bunu kullanırdık
ve haliyle beynimize kazınmıştı bu yapı, onun için hangi konu hakkında yazmak
istesem hep bu başlık gelir aklıma, gülümserim... ama o yıllardan kırmızıyı hatırlatan
çok fazla bir şey yok beni güldüren, ilk aklıma gelen ilk telefonumuzun rengiydi kırmızı
ve nedendir bilmem hep korkardım o telefondan, hep acı haberler gelirdi onunla, her çalışında
yüreğim ağzımda dinlerdim konuşulanları, konuşanın yüz ifadesi bana aksederdi ve
ilk on saniye nerdeyse nefesimi tutardım herşeyi anlayabilmek için ve tepki gösterebilmek
için... ve bir daha hiç kırmızı telefonum olmadı hayatımın hiçbir yerinde ve
bundanmıdır bilmem telefonda hep iyi haberler gelmeye başladı ondan sonra...
Kırmızı bir akşam üstüydü evden ilk ayrıldığım gün. Gökyüzü yanıyordu,
otobüs terminaline giderken takside izlemiştim güneşin batışını ve AKSAM 6.30 otobüsü
ayırmıştı beni çocukluğumdan, hayat daha bir bastırmıştı omuzlarımı ondan
sonraki zamanlarda, kolonya kokulu bir otobüste ilk ayrılığı yaşamıştım o zamanki
herşeyimden, bilinmeyen bir yere, bilinmeyen bir yöne...
Ve kırmızı koltukları vardı her zaman gittigim berberin, derileri çatlamış yeryer
yırtılmıştı, nefret ederdim o koltukta bir yarım saatimi harcayip traşımın
bitmesini beklemekten sanki herkes bana bakardı ve istemezdim bir insanın bana o kadar
yaklaşmasını sürtünmesini, ama mecburdum. En kısa olanı kestirirdim mümkün olduğunca
seyrek gitmek için oraya, hep koyu sohbetler olurdu orda hayata dair, herkes bütün
konularda uzmandı, gözlüğünü biraz indirir bana belkide yuzellinci kez ne olmaya
karar verip vermedigimi sorardı Yaşar amca ve cevabı beklemeden asker olmamı
tembihlerdi, hem parası iyiymiş hemde fiyakalıymış, günler böyle geçip giderdi...
Kırmızı siyah bir kazaktı aldığım ilk doğum günü hediyesi, karışık desenli yün
bir kazaktı, yakıştığını söylerlerdi ama yakısmasaydı da giyecektim hep onu her
kendimi mutlu hissetmek istediğimde, aynanın önünde giyinmeyi onunla öğrenmiştim,
kendime bakar daha bir dik dururdum aynanın karşısında ve ilk orda farkettim hayatın
beni yorduğunu, yüzüme düşen ilk hüzünleri orda gördüm hep...
Şimdi kırmızı daha bir anlamlı, sevdiğimin rengi, sevdamın rengi, içimi dolduran
ısıtan insanın rengi ve hep öyle kalacak bende, kırmızı artık aşik olmanın
rengi, kendini ona vermenin, onda bitip tukenmenin rengi, her tonunda sevebilmenin rengi
artık o....
Kırmızı sevdalara...
Levent Işıklıgöz
e-posta: slevents@hotmail.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın
organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir.
Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link
verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.) |
|