|
06.12.2005 A. Vahap Ergüven - netyorum.com / Sayı: 165
BİZDEKİ HAYAT
Hayat bazen nehir gibidir hep aynı sabır ve inatla akar, bazen kendisine uzanmış
yaprakları ve dalları okşar, çiçekler yeşertir, büyütür nazlı fidanları, hayat
verir tabiatın vazgeçilmez goncalarına, bazen en güzel soframız, en güzel tebessümlü
yüzümüz, bereketli toprağımız, pazar alanlarında zengin meze olan ünümüz onun
eseri elbette; Biz güzelliklerine nankörlük olmasın diye acılarını sinemize gömdük,
gözü yaşlı bıraktığı annelerin sancılarına, toprağa verilen nazlı fidanların
sessizliğine, babaların burma bıyıklarına düşürdüğü yıldızlara, alınlarındaki
derin çizgilere hep sesiz kaldık ne onlu ne onsuz mutlu olmamız söz konusu değil biz
dengesini kuramadık hayatın güçlüden yana ağır basan terazisine, çarkın onun
etrafında dönmesine ne engel olabildik ne de engel teşkil eden çabamız oldu. Biz
uyuduk onlar palazlandılar, biz acılar büyüttük onlar sermaye büyüttüler. Nehir
nakışlı sevdam söyle şimdi sen kimden yanasın mazlumun sınır tanımayan sevdasına
mı? Yoksa, daha güzel ve şatafatlı yaşamak için acıların boy vermesini bekleyen sınırsız
eylem planlarını mazlumun emeğine boyayarak satan umut tacirlerine mi ? Söyle şimdi içim
rahat etsin nehir nakışlı sevdam yoksa sen de mi değiştin, bana sırt mı çevirdin,
anlat ki içimde sana dair bir şüphe kalmasın, anlat ki gözüm arkada kalmasın....
Biz de öyle değil miyiz nehir nakışlım? Bazen hayatın en güzel yanını sergileriz,
kimilerine göre çok mert ve centilmeniz, kimlerine karşı acımasız ve insafsızız.
Bir türlü dengesini kuramadık bu mendebur hayatın, hep dalgasını geçer bizimle
kocaman dağın, küçücük ağacın, kabuğundaki en ufak bir tırtıl gibi, bu ne acı
bir durum? Hayat ne kadar acımasız insanlığa , hümanizmaya ve sevgiye karşı, hep kötü
izleriyle anılıyor bizde hayat, bir gün bile gülen yüzüyle bir anımız olmadı. En
çirkin suratını yakaladık, en sivri ucundan tutunduk, en simasız gününde yüzleştik,
en şiddetli anında karşılaştık. Ondan uzaklaşmak için çalışırken hep
merkezinde olduğunu fark ettik...
Kocaman titreşimler, depremler, zelzeleler bizi düşündürmeye teşvik edemedi,
dersimizi hep unuttuk, hayatın bu kadar kolay yok olabileceğini anımsatmadık bile, baş
ucumuzdaki ölüm ve feryatlara sessiz ve yabancı kaldık. Biz söylemlerimizde seviyoruz
güzel coğrafyayı ve mensuplarını, oysa bunlar sadece görsel olan boyutu asıl yüzümüzü
hep saklı tutarız belki de menfaatime dokunan öcüye karşı kullanmak için...
Kinimizi masumiyetin suratına kusmak için...Biz böyleyiz masum gözüküp, masum
olanları yok etmek için apansız mücadele veririz...Biz böyleyiz yeri gelince hümanizma
mucidi kesiliriz... Yeri gelince dost bulvarında sırtımıza saplı bıçakla dolaşırız.
Biz böyleyiz, hayatın kenarındayız gelen geçenlere bakarız...
Dramatize edilmiş sosyal hayatın uçkuruna düşenleri görmeyip, mizahı en zengin olan
ülke olarak lanse edilmesinden onur duyduğumuzu, bunun çığlıklarını her sosyal sınıfa
bertaraf ettiğimizi kızarmadan, bozarmadan söyleyebiliyoruz...Ne mutlu bize değil
mi...Biz böyle erdemli ve onurlu bir elbiseyi giymiş etrafımıza gülücükler saçıyoruz...Ne
mutlu bize değil mi ? En güzel fidanları ve çiçekleri çölün ortasına nasıl da
kolayca bırakabiliyoruz. Arkamıza bakmadan vah vah demeden küçücük bir keder ve acı
hissetmeden... Çünkü biz umut tacirleriyiz hep hayatın ortasında yaşarız güzellikler
bizim, acılar sizin olsun....Biz böyleyiz..
Hayat benim için bir kum taşı ile nehir arasındaki dengesiz bir ilişkiden farksız değildir.
Nehir’in yönü benim yönüm, hareketi benim hareketim, ne zaman bir kenara bırakılacağımı
bekliyorum. Belki o zaman benim de bir hareket alanım olur. Yönümü belirleyen iradem,
rotamı çizen kişiliğim olur. O zaman belki çatlayan dudakların sızısını dindiren
bir yudum su, ya da acısını dindiren ıslak bir tebessüm olabilirim. Belki o zaman
mutlu hayat tablosunun imkansız olmadığını itiraf edebilirim. Yeter ki avuçlarımızda
ve yüreğimizde saklı tuttuğumuz o masum paylaşım pırıltısını mavi gökyüzüne
uçurabilelim, yeter ki umut biriktirelim...
A.Vahap Ergüven
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın
organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir.
Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link
verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.) |
|