| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.12.2005 A. Vahap Ergüven - netyorum.com / Sayı: 165

BİZDEKİ HAYAT

Hayat bazen nehir gibidir hep aynı sabır ve inatla akar, bazen kendisine uzanmış yaprakları ve dalları okşar, çiçekler yeşertir, büyütür nazlı fidanları, hayat verir tabiatın vazgeçilmez goncalarına, bazen en güzel soframız, en güzel tebessümlü yüzümüz, bereketli toprağımız, pazar alanlarında zengin meze olan ünümüz onun eseri elbette; Biz güzelliklerine nankörlük olmasın diye acılarını sinemize gömdük, gözü yaşlı bıraktığı annelerin sancılarına, toprağa verilen nazlı fidanların sessizliğine, babaların burma bıyıklarına düşürdüğü yıldızlara, alınlarındaki derin çizgilere hep sesiz kaldık ne onlu ne onsuz mutlu olmamız söz konusu değil biz dengesini kuramadık hayatın güçlüden yana ağır basan terazisine, çarkın onun etrafında dönmesine ne engel olabildik ne de engel teşkil eden çabamız oldu. Biz uyuduk onlar palazlandılar, biz acılar büyüttük onlar sermaye büyüttüler. Nehir nakışlı sevdam söyle şimdi sen kimden yanasın mazlumun sınır tanımayan sevdasına mı? Yoksa, daha güzel ve şatafatlı yaşamak için acıların boy vermesini bekleyen sınırsız eylem planlarını mazlumun emeğine boyayarak satan umut tacirlerine mi ? Söyle şimdi içim rahat etsin nehir nakışlı sevdam yoksa sen de mi değiştin, bana sırt mı çevirdin, anlat ki içimde sana dair bir şüphe kalmasın, anlat ki gözüm arkada kalmasın....

Biz de öyle değil miyiz nehir nakışlım? Bazen hayatın en güzel yanını sergileriz, kimilerine göre çok mert ve centilmeniz, kimlerine karşı acımasız ve insafsızız. Bir türlü dengesini kuramadık bu mendebur hayatın, hep dalgasını geçer bizimle kocaman dağın, küçücük ağacın, kabuğundaki en ufak bir tırtıl gibi, bu ne acı bir durum? Hayat ne kadar acımasız insanlığa , hümanizmaya ve sevgiye karşı, hep kötü izleriyle anılıyor bizde hayat, bir gün bile gülen yüzüyle bir anımız olmadı. En çirkin suratını yakaladık, en sivri ucundan tutunduk, en simasız gününde yüzleştik, en şiddetli anında karşılaştık. Ondan uzaklaşmak için çalışırken hep merkezinde olduğunu fark ettik...

Kocaman titreşimler, depremler, zelzeleler bizi düşündürmeye teşvik edemedi, dersimizi hep unuttuk, hayatın bu kadar kolay yok olabileceğini anımsatmadık bile, baş ucumuzdaki ölüm ve feryatlara sessiz ve yabancı kaldık. Biz söylemlerimizde seviyoruz güzel coğrafyayı ve mensuplarını, oysa bunlar sadece görsel olan boyutu asıl yüzümüzü hep saklı tutarız belki de menfaatime dokunan öcüye karşı kullanmak için... Kinimizi masumiyetin suratına kusmak için...Biz böyleyiz masum gözüküp, masum olanları yok etmek için apansız mücadele veririz...Biz böyleyiz yeri gelince hümanizma mucidi kesiliriz... Yeri gelince dost bulvarında sırtımıza saplı bıçakla dolaşırız. Biz böyleyiz, hayatın kenarındayız gelen geçenlere bakarız...

Dramatize edilmiş sosyal hayatın uçkuruna düşenleri görmeyip, mizahı en zengin olan ülke olarak lanse edilmesinden onur duyduğumuzu, bunun çığlıklarını her sosyal sınıfa bertaraf ettiğimizi kızarmadan, bozarmadan söyleyebiliyoruz...Ne mutlu bize değil mi...Biz böyle erdemli ve onurlu bir elbiseyi giymiş etrafımıza gülücükler saçıyoruz...Ne mutlu bize değil mi ? En güzel fidanları ve çiçekleri çölün ortasına nasıl da kolayca bırakabiliyoruz. Arkamıza bakmadan vah vah demeden küçücük bir keder ve acı hissetmeden... Çünkü biz umut tacirleriyiz hep hayatın ortasında yaşarız güzellikler bizim, acılar sizin olsun....Biz böyleyiz..

Hayat benim için bir kum taşı ile nehir arasındaki dengesiz bir ilişkiden farksız değildir. Nehir’in yönü benim yönüm, hareketi benim hareketim, ne zaman bir kenara bırakılacağımı bekliyorum. Belki o zaman benim de bir hareket alanım olur. Yönümü belirleyen iradem, rotamı çizen kişiliğim olur. O zaman belki çatlayan dudakların sızısını dindiren bir yudum su, ya da acısını dindiren ıslak bir tebessüm olabilirim. Belki o zaman mutlu hayat tablosunun imkansız olmadığını itiraf edebilirim. Yeter ki avuçlarımızda ve yüreğimizde saklı tuttuğumuz o masum paylaşım pırıltısını mavi gökyüzüne uçurabilelim, yeter ki umut biriktirelim...

A.Vahap Ergüven


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
165. Sayı önceki yazı 165. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye