| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

24.11.2005 Zeynep Yazıcı - netyorum.com / Sayı: 164

TANCA DA GEZİNTİLER

zeynepyazici-1.jpg (9032 bytes)

Burası herkül mağarası rivayete göre; herkül önüne çıkan güçlü kuvvetli yaratıkları yendikten, tüm engelleri aştıktan sonra burada, Akdeniz’ in okyanusa açıldığı bu kıyıda ki mağaraların serinliğinde dinlenmiş. Bağrına bastırarak hakkından geldiği Ante ise, Roma döneminden kalma bir villanın yıkıntıları arasında bulunan seramikteki Latince ibareye bakılırsa, Tanca yı kurmuş. Arapların Tanga dedikleri kentin adı ’taşıma toprak ‘anlamına geliyor. Bir hikayeye göre kuşların getirip kıyıya bıraktıkları topraklar üzerine kurulmuş. Kuşlar, ebabil kuşları, Kuran da anlatıldığı gibi, Uhud şavaşında düşmana nasıl taş atıp müşrikleri öldürmüşlerse, Tanca’ nın toprağını ta uzaktan, kuzeyin uçsuz bucaksız düzlüklerinden buraya dek taşımış olabilirler.

zeynepyazici-2.jpg (7906 bytes)

Tanca da bir gün batımı diyebilirim. İşte o kış ortasında güneşli bir günün bitimi güneş tüm ihtişamıyla karşımda. Uzaklar da belli belirsiz görünen ispanya kıyıları.Kimler gelip geçmemiş ki buradan. Winston Churchill örneğin, Hollywood yıldızları Rita Hayworth, Douglas Fairbanks, Anthony Quinn, Gina Lolobrigida, Rock Hudson ve elbette, uzun bir transatlantik yolculuğundan sonra Amerikaya bir daha dönmemek üzere Tancaya ayak basan Bowles çifti, her sabah güneşle uyanıp yazmaya oturan Tennessee Williams, Truman Capote, Jean Genet.....Kasbah’ın kör duvarları ile sokakların labirenti andıran şekli insan adeta kayboluyor. Ve denizin, Akdeniz mi demeliyim yoksa Atlas okyanusu mu?-lacivert, yeşil, yakıcı bir öğle güneşinde beyaz sulardan mor günbatımına. Bu yöreye özgü o yumuşak ışığı Matissenin keşfettiği gibi bulmak zor değil aslında. Matisse 1912-1913 yıllarında bu yerlerde geçirmiş. Derin mekanların hacminden, ağırlıktan arınmış, birbirinden yalnızca renkle ayrılan kompozisyonu, doğu egzotizmine kaçmadan yeni bir gölge- ışık anlayışıyla çizilen figürler, ayakta duran rifli arap, sere serpe uzanmış zohra ve elbette mavinin her tonunu yansıtan Kasbahın o kemerli kapısı. Matisse ‘den çok önce 1932 yılının başlarında Delacroix de gelmiş Tancaya okuduğuma göre amacı güneyin ışığını aramak değil, Fas sultanı Mülay Abd el Rahmana dostluk elini uzatan Compte de Mornay’e refakat etmekmiş. Nevar ki, oda etkilenmiş gördüklerinden, sürekli notlar alıp eskizler çizmiş.
Cafe Arenadayım kahvemi yudumluyor ve uzun uzun bakıyorum etrafa ve çalan bu müzik ne kadarda hoş...en sevdiğim seslerden biri edith piaff ve en sevdiğim şarkısı o büyüleyici sesiyle gözlerimi kapatıp doyasıya dinliyorum.

La vien en rose- güller içinde hayat

Des yeux qui font baisser les miens/ Bakmaya utandığım gözler
Un rire qui se perd sur sa bouche/ Dudaklarında kaybolan bir gülüş
Voilà le portrait sans retouche /İşte ait olduğum adamın
De l'homme auquel j'appartiens/ El değmemiş portresi
Quand il me prend dans ses bras,/ Beni kollarına aldığı zaman
Il me parle tout bas/ Benimle alçak sesle konuşur
Je vois la vie en rose, /Güller içinde bir hayat görürüm
Il me dit des mots d'amour/ Bana aşk sözcükleri fısıldar
Des mots de tous les jours, /Tüm zamanların sözcüklerini
Et ça me fait quelque chose /Ve bana yaptıklarıyla
Il est entré dans mon coeur,/ Kalbimin içine girdi
Une part de bonheur /Sebebini bildiğim
Dont je connais la cause,/ Bir parça mutluluk,
C'est lui pour moi,/ Onun için benim olduğumu
Moi pour lui dans la vie/Benim içinse onun olduğunu söyledi bu hayatta
Il me l'a dit, l'a juré pour la vie/ Hayatı üzerine yemin etti
Et dès que je l'aperçois/ Ve ben onu gördugümden beri
Alors je sens en moi/ Çırpınan kalbimi
Mon coeur qui bat. /İçimde hissediyorum
Des nuits d'amour à plus finir/ Artık biten aşk gecelerinin yerini
Un grand bonheur qui prend sa place/ Büyük bir huzur alır
Des ennuis, des chagrins s'effacent/ Sıkıntılar, acılar silinir
Heureux, heureux à en mourir /Mutluluk, mutluluktan ölerek

Ve doğudan esen, kentin caddelerinden geçip Medina’nın, kasbah’ın sokaklarına duvarların ardında ki bahçelere, odalara dolan bir rüzgar misaliyim.... .

zeynepyazici-3.jpg (19463 bytes)

zeynepyazici-4.jpg (17524 bytes)

zeynepyazici-5.jpg (13478 bytes)

zeynepyazici-6.jpg (17298 bytes)


Zeynep Yazıcı
e-posta:
yazicizenyep77@hotmail.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
164. Sayı önceki yazı 164. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2006 İstanbul-Türkiye