| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

24.11.2005 İlker Özlük - netyorum.com / Sayı: 164

EŞKİYA ÖZLEMLERİM...

Bana beklesin dedin, ben özledim. Tıpkı bulutların arasına saklanan titrek AY ışığı gibi düştün, gecenin telaşlanan gölgesine, her bir yerimi sardın aslında,
her bir yerim senin zamanında, seni yaşıyor artık. Bana özle dedin, ben özledim, aslında bekledim, gidip geldiğin zamanların içinde büyüttüm seni, özlemime
bıraktım: o da eşkıya oldu...

En yükseğine çıktı senin, rüzgarın önünü kesti, güneşine dikildi, sonra çok yavaş duruldu, içinde kız olan deniz gibi, özlemim eşkıya oldu benim...

Tam üzerine kapı alacaktım, kalbimin kapıları açıldı ardına kadar. ben senin rüyalarını gördüm aslında, içinde uyuyordum öylece yarı uykulu masal gibi, şimdi her yerim seni arıyor, her bir kolda gülen bir yüzle, ne yana baksam açıyorum kendimi, her bir yer seninle dolu, avucuma güldüğün zamanları çizdim, yüzümün dökülen yanlarına. Ayaklarının karasularına demirledim kendimi, her yürüdüğünde korsanın oldum, bir eşkıya, bir korsan. Özlemim oldular benim. Elini çalmak istedim senin öylece yatıp saçlarıma dokunsun diye, gülüşlerinden rüyalar yaptım, uyudukça görmek için, saçlarının kokusu kaldı, her rüzgarda dalga,dalga, burnumda tüttün hep, tırnaklarımla kazıdım yürüdüğün sokakları, ne bahar bıraktım arkandan, nede çiçek. Sen bana özle dedin ben eşkıya oldum...

Araladım gecenin kapılarını, bir içeriye girdim, birde kırdım kapılarını, ne AY kaldı, nede yıldızlar korkmadık, uçurum oldum düştüm yokluğuna, yokluğun başıboş sere serpe uzandım yanına, baharı arayan kelebeklere doladım kendimi, kör düğüm, kör karanlık, yokluğuna kaybettim kendimi. Kendimi yaktım sonra, sonra gözlerin gibi karardım gözünün ışığında, ben ne zaman düşsem sen kalkarsın aklımda, sen ne zaman kalksan ben eşkıya olurum aslında...

Ben eşkıya oldukça seni özlerim işte. Kendimi dökerim arkandan, ne dinmek bilirim, nede durulmak, dizlerimin bağı çözülür dağılırım. Bir seni özlerim, bir eşkıya, bir korsan...

Vakit geldi artık, ezgiden çınlar oldum, böyle bir yer burası, ne istasyon var, nede AY’a kıyısı, ne gelen belli, nede kalacak olanların adı gizli peronlarındaki banklarda, biletleri bile tükenir sen gitmeden, sen gitmeden özlerim ben, sen gitmeden eşkıya iner yüreğimin dizginlerine, bir şahlanır, bir seni bekler, ve sen ne zaman gitsen, bir eşkıya geçer gecenin gizliliğinden...

Sağlıcakla kalan bir yer burası, burası kalan sahalarda uçurmaların uçtuğu bir yer, burası hep seni bekler...

İlker Özlük, Mayıs 2005
e-posta:ilkerizm@yahoo.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
164. Sayı önceki yazı 164. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye