| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

21.08.2003 Sebahattin Kaçar - netyorum.com / Sayı: 142

GÜL'Ü DÜŞÜNMEK

Heeyyy!!....

Ne yapıyorsun sen? Saçmalama, olmaz öyle şey. Sen böyle şeyler düşünmemelisin. Sen akıllı bir insansın. Yapma, ne olur, yapma ….. derken kendini bırakıverdi korkuluklardan aşağıya. Evet, bıraktı. Bıraktı yaaaa olamaz... Yapamaz…

Gibi acı kelimelerle dolu cümleleri televizyonlarda çok izledik ve izliyoruz. Bir yaşamı sona erdirecek bir noktaya, insan nasıl oluyor da gelebiliyor? Nasıl bir insan ardında gözü yaşlı birilerini bırakabiliyor. Nasıl oluyor da, küçük kalplerde saklı büyük umutları birkaç saniyede yok edebiliyor? Son çare… Son çare mi acaba…

Dünyanın en büyük düşünürlerinden Mevlana;

Sen düşünceden ibaretsin,
Geriye et ve kemiksin.
Gül düşünür, gülistan olursun,
Diken düşünür, dikenlik olursun.

Dizelerinde, insanın pozitif düşünmesinin ne kadar önemli olduğunu ifade etmiştir. İyi şeyleri görmenin, iyi şeyleri düşünmenin, güzel şeylerin peşinde koşmanın, insana yakışan büyük bir erdem olduğunu ne güzel ifade etmiş. Kendi çirkinliklerini kabullenebilmek ve bunları düzeltmek için çaba sarf etmek. Etrafındaki çirkinlikleri görünce onları güzelleştirebilmek için mücadele etmek. Acılar karşısında yılmadan mücadele etmek. Her şeyin mutlaka bir gün iyi olacağını, her geçen zor anın bir öncekinden daha iyi olduğunu görmek. Mutluluğun çok uzaklarda değil, içimizde, yüreğimizde saklı olduğunu bilmek. Onu aramak yerine, sahip çıkmak. Daha çok şeye sahip olmanın, insanı mutlu edeceğini düşünmek yerine, sahip olduğu değerlerin, mutluluğunun temellerini oluşturduğunun farkına varabilmek, ve o değerlere sıkıca sarılmak.

Yaşamda, insanı o kötü olaylarla karşılaştıran “kahpe felek”, iyi olaylarla karşılaştıran “iyi şans”, insanın o anki değerlendirmeleri sonucu ortaya çıkan iki kavram. Zaman, ileride bu kavramları yanlış değerlendirdiğimizi çok defa göstermiştir. O anda yaşanan acılar var ise bunun sebebi kahpe felek, birilerine gıpta ile bakıp ta söylenen bir kelime şanslı adam. Hayatın merdivenlerini tırmandıkça, bir merdivende felekle karşılaşıp, bir merdivende şansı yakaladıkça, görüyoruz ki; hayat böyle devam ediyor. Yaşanan olayları acılar içinde izlemek insana bir kat daha acı verir. Bu acılar insanı daha da kötüye götürür. Bu bir kısır döngüdür. Bu durumdan kurtulmanın doğru yolu ise inanmak, olayların iyi taraflarını da görebilmek ve içimizde bize sürekli doğru şeyler yapmakta olduğumuzu söyleyen o sesi dinlemek.

Bizlerin çok zor anlarımızda yanımızda olanlar, gerçek dostlarımızdır. Dostu bulmak; arkadaşımızı dostluk eleğinden geçirince eleğin üstünde kalanların miktarıyla olur. Dost eleği, zaman ve olaylardan meydana gelir. İyi günde ve kötü günde, zamanın ve olayların tahribatına dayanabilen dostluklar gerçek dostluklardır. Dost, çoğu zaman acıyı ama doğruyu söyler. Bu ise bize kötü olayların karşısında daha erken karar verip, harekete geçmemizi sağlayacaktır. Dost erken ve doğru çözümlerin anahtarıdır. Dost, bataklığa batınca, kolumuzdan tutup, çeken… Dost, ayılmamız için bize tokat atan… Dost, paylaşan… Dost, sonucu ayrılık olsa dahi doğruyu söyleyendir. Dost, yüreğimizin öbür yarısı gibidir.

Diyeceksiniz; bu adam amma karamsar yaa. Sürekli ölümden, yaşamdan bahsedip duruyor. Ben dostu olduğumu sandığım bir dostuma, söylemem gerekenleri söylemedim. Ve o çok genç yaşta bu dünyadan ayrıldı. Belki bu yüzden değildi. Ama ben daha çok şey yapabilecekken yapmamıştım. Ardında canından emanetler bıraktı. Belki bir vicdan azabıyla sarf edilen cümleler bunlar. Bir tek gerçek var, yaşam devam ediyor.

Gülleri düşünün. Göreceksiniz ki, gülistan içimizde.

Sebahattin Kaçar
e-posta: sebkacar@mynet.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
142. Sayı önceki yazı 142. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı  
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye