| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

30.05.2002 İbrahim Şimşek - netyorum.com / Sayı: 110

SAKIN RÖTAR YAPMA GENÇ ADAM

(Anadolunun kaderini değiştirmeyi ilke edinenlere ithaf olunur.)

Herkes onu beklerken ben sana sesleniyorum. Güneş son ışıklarını dikerken dünyaya, saat gelirken sonun son çeyreğine, sakın rötarlı gelme genç adam. Dünyanın güneşle raksı bitmek üzere; ay belki de mehtaba son kez çıkacak, çile dolu azık torbanı al tazecik gel bu ellere.

Bebekler seni mırıldanıyor farkına varmadan. ”Anne işte o” derken hep seni zannediyor.

Gelip elinden tutacağın günü bekliyor, içkisini yudumlayan annesine rağmen... Analı-babalı yetimlere fikren baba olmanı bekliyor, safsatalardan duman altı olmuş yumurcaklar. Köyüne gelen her araçtan bir gün sen çıkarsın diye koşuşturuyor ‘şimşek zekalı’ köylü çocukları. Zeka cevherlerinin bir gün üzerinden tozları üflenip işler hale getirileceği günü bekler köylü çocukları.

Dertlerini de katarak büktüğü ipinin her yumağını, çetele tutacak köylü kadınları. Her yumak bin dertle bükülürken her defasında senin gelmen hayal edilir oldu. Binbir ızdırap büyüttüğü yavrusunu “al” demek için bekliyor. Dertlerini not etttikleri alınları güneşin son ışıklarında gölgelenirken, her gün batımı bir ümidin yüreğin derinliklerine gömülmesi demek onlar için.

Baharda toprağın bağrına serperken tohumları, senin var olduğun gözlerde hasat edeceğini umuyor ihtiyar çiftçi. Torununu teslim ederken “emin ellere” diye, sana ilmek bağlamış bir tas yoğurt ikram edeceği günün özlemi ile yanıp tutuşuyor, ihtiyar çoban.

“Bugünden tezi yok ne olur elini çabuk tut genç adam.”

İlim senin tasnif edeceğin günü bekliyor; kalemine mürekkebini çek öyle gel genç adam. Atomlar esranı fısıldamak isterken insanlara, ufku ötelere açık birini aradı hep. Kalbinin ve kafanın merceğini al da gel genç adam. Samanyolu hikayesini anlatmak ister sana, Mars esrarını sana açar, rasathaneni kurda gel genç adam.

Ayyaşlar bir gün gelip elinden şişesinin alıcağını hayal eder. Vereceğin iksirle hayata yeniden döneceği günleri bekler. Şifalı şuruplarını al da gel genç adam.

Kimsesizler senin imarethanende bakıma alınacağı günü hayal eder, sokaklarda ölümün kapısını tıklatırken.

Güller sen gelirsin diye, kurak günlere rağmen yine açtı bu bahar. Gülün yaprağından şebnem eksilmesin, başına gölge eden bulutlarınla gel genç adam. Ülkemin susuzluktan çatlayan dudaklarına merhem olursun böylece... Kime kızacağına karar veremeyen halkımın gönlüne su serpiver. Yaşadığı coğrafyayı alnına çizmiş bu insanımıza; kalbinin ve kafasının kapısına yaz da bırakıver olup biteni. Onun kalbini kalbinle arkadaş kıl, kalmasın şüphe duyduğu bir şey. Bütün bunlar seni bekliyor.

Çilesizlik çilesine kapılmadan gel genç adam. Zamanın kilometre taşları geçerken bir bir, her şey senin için; kürsüler senin geleceğin güne dek boş, sen yoksun diye “baştakiler başsız.”

Durum bu: herşey olabilir ama, sakın gelirken rötar yapma genç adam. Özlemini, sevdanı, tasanı, ümidini, gönül sandığına koy ve hemen gel...

İbrahim Şimşek


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
110. Sayı önceki yazı 110. Sayı sonraki yazı
   
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye