|
Sanat 16.02.2004 - netyorum.com / Sayı: 154
EMEL AKIN - "CEHENNEM KAPISI"
EMEL AKIN
CEHENNEM KAPISI
14 Mart - 10 Nisan 2004
Pi ARTWORKS
Muallim Naci Cad. No:25
80840, Ortaköy - İstanbul
Tel: 212 236 68 53 / 52
e-posta: info@piartworks.com
Pi ARTWORKS genç sanatçılarından Emel Akın 14 Mart
2004 tarihinden itibaren yeni işleri ile sanat severler karşısında. Dante’nin
İlahi Komedyasını çıkış noktası olarak alan serginin ismi :
“Lasciate Ogni Speranza, Voi Ch’entrate.” (Cehennem Kapısı)
Cehennem Kapısı olarak hitap edebileceğimiz sergi ana hatlarıyla insan oluş,
varoluşun saçmalığı, anlamı-anlamsızlığı, ‘insanın fırlatılıp atılmışlığı’,
insanın trajik yazgısı, varlık-hiçlik, doğum-ölüm döngüsü gibi
düşüncelerisorguluyor.
Ana rahmindeki cenin imgesinde ve Dante’nin cehennem kapısındaki sözleri
eşliğinde izleyiciye sunuluyor.
Tamamı gravür işlerden oluşan bu sergiyi 10 Nisan 2004 tarihine kadar Ortaköy Pi
Artworks Çağdaş Sanat Merkezi galeri alanında izleyebilirsiniz.
EMEL AKIN’IN İŞLERİ VE YENİ SERGİSİ İLE İLGİLİ YORUMU:
“Lasciate Ogni Speranza, Voi Ch’entrate.”
Dante’nin ‘İlahi Komedya’sında Cehennem bölümünde cehennem kapısının üzerinde
Latince şu sözler yazar: “Lasciate ogni speranza, voi ch’entrate.” (Buraya kim
girerse umudu geride bıraksın.). Doğacak insan için ne güzel, ne ironik bir
karşılama! Zira doğmak, yaşamaya başlamak, can bulmak bir anlamda insanın
varoluş sürecinde o bildik sona, ölüme, yok oluşa giden yoldaki ilk adımları
atmak demektir. Doğumun beraberinde ölümü de getirmesi, varoluşun yok oluşla
birlikte anılması, varoluşun saçmalığı üzerine bir dizi düşünceyi çağrıştırır.
Bu düşünceler aynı zamanda umut-umutsuzluk, başlangıç-bitiş, yeşerme-çürüme,
varlık-hiçlik gibi çatışma ve gerilimi içinde barındırır. Ana rahmine düşüşle
başlayan insanın varoluş serüveni; ana rahminin mezara, yaşama açılan kapının
cehennem kapısına benzetilmesi gibi metaforlarla anlatılırken, insanın trajik
yazgısı hatırlanır: İnsanın ‘fırlatılıp atılmışlığı’, doğuştan mahkum olduğu
yalnızlık, korku, kaygı, umutsuzluk, acı, seçim özgürlüğünün olmadığı bir
oluş-varlık kazanma, acının hakim yaşama açılan kapı, yaşam deneyiminin cehennem
hayatına benzetilmesi gibi kötümser düşüncelerle, insanın varoluşu ‘hiçlik’
boyutunda sorgulanır.
Aslına bakılırsa, sergilenen yapıtlara kaynak oluşturan, yön veren ve beni
derinden etkileyen bütün bu düşünceler, tarih boyuna insanlığın, onu bir gölge
gibi takip eden, peşini bir türlü bırakmayan kabusu; en eski çağlardan günümüze
düşünürlerin ve sanatçıların üzerinde kafa yorduğu, eserler ürettiği, düşünce
akımlarına konu olmuş, insana oldukça tanıdık, çok eski ve her zaman için mevcut
meseleleri olagelmiştir. Sophokles’in trajedilerinden, Tevrat’ta Eyüp’ün
yakarışlarına; Kierkegaard’dan Heidegger’e; Dostoyevski, Beckett ve Kafka’ya ve
daha nicelerine bu düşüncelerin izleri sürülür. Sophokles’in ‘Oidipus
Kolonos’ta’ trajedisinde koro şöyle seslenir: “Hiç doğmamış olmak yazgının en
güzeli; ona en çok yakışan da dünyaya gelir gelmez hemen dönmek, gene eski
yerimize dönmektir.” Tevrat’ta Eyüp Tanrı’ya başkaldırır ve yakarır: “Doğmuş
olduğum gün yok olsun! Rahimde bir erkek peyda oldu diyen gece de yok olsun.”
“Ben niçin doğunca ölmedim, rahimden çıkınca son soluğumu vermedim.” “Kederliye
niçin ışık verilir, canları acı olanlara hayat.” “Çünkü korktuğum şey başıma
geliyor, ve yıldığım şey üzerime geliyor.” “Kaygısız değilim ve sükunda değilim,
ve rahat değilim; Ancak sıkıntı geliyor.”
Sergideki yapıtlarda ana hatlarıyla insan oluş, varoluşun saçmalığı,
anlamı-anlamsızlığı, ‘insanın fırlatılıp atılmışlığı’, insanın trajik yazgısı,
varlık-hiçlik, doğum-ölüm döngüsü gibi düşünceler, ana rahmindeki cenin
imgesinde ve Dante’nin cehennem kapısındaki sözleri eşliğinde sunuluyor.
|