| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 04.10.2001 - netyorum.com / Sayı: 86


"Suçlu Olunca"

18. yüzyılda Prusya Kralı Frederick II, kendi aklında geçirdiği tarzda bir yönetim gösterirmiş. Bir gün hapishanelerde yatan mahkumları ziyaret ederek, neler olup bittiğini öğrenmek istemiş. Yanında korumaları ile birlikte Berlin'deki büyük bir hapishaneye gitmiş. Koridorlarda dolaşırken, koğuşlardaki mahkumların bir tanesi hariç, hepsi, suçsuz olduğunu, haksız yere hapiste yattığını belirterek, bağırıyorlarmış.

Sessiz kalan mahkum, kral'ın dikkatini çekmiş. Yanına getirilmesini emretmiş. Mahkum apar topar kral'ın karşısına çıkarılmış.

- Sen, oradaki?

- Evet, majesteleri, emredin.

- Sen niçin hapistesin?

- Silahla bir kervanı soydum, majesteleri.

- Bunun için suçlusun.

- Kesinlikle majesteleri. Bu yüzden en ağır cezayı hak ettim.

Frederick II, asasını yere vurarak, gardiyana seslenmiş;

- Gardiyan, bu adamı hemen serbest bırakın. Bu kadar suçsuz insanın arasında onların da ahlakını bozacak.


"Aman Uyanmasın"

Bir trafik polisi, şehirlerarası yolda, arabasının lastiğini değiştirmeye çalışan bir kadına rastlar ve yardım önerir. Kadın, memnuniyetle kabul eder. İş bitip, lastik değiştikten sonra, tam krikoyu indirirken kadın fısıldar:

- Aman, yavaş olun. Kocam içerde uyuyor da!


"Anladığını Göster"

Almanya'da yaşayan kardeşini ziyaret etmek üzere yola çıkan Amerika'lı, kardeşinin yaşadığı şehre gitmek üzere trene biner. Almanya'ya gelmeden önde, "Nasıl olsa burada İngilizce bilen birileri vardı. Anlaşmada sorun çekmem" diye düşünmektedir. Ancak, görür ki, hemen hemen hiç kimse ile ana dilleri olan Almanca dışında anlaşma olanağı yok. Hatta, trendeki kondüktör dahi İngilizce bilmemektedir.

Kondüktör'e biletini uzatır. Kondüktör bileti zımbaladıktan sonra, gözlerinde bir gülümseme ile konuşmaya başlar. Adamı bozmamak için bizimki, anlıyormuş gibi davranmaya karar verir ve ara sıra kafasını sallar. Bir süre sonra kondüktör konuşmasını tamamlar ve ayrılır.

Adamın karşısında oturmakta olan Amerikalı bir hanım asker, bizimkine döner;

- Almanca konuşmayı biliyor musunuz? diye sorar.

- Bilmiyorum maalesef.

- Bu, kondüktör size yanlış trende olduğunuzu söylediğinde niçin reaksiyon göstermediğinizi açıklıyor.


"Bekleyemeyiz"

Müşteri, yüklü bir sipariş mektubunu satıcı firmaya gönderir. Satıcıdaki elemanlar bakarlar ki, müşteri henüz bir önceki siparişin bedelin, hem de zamanı geçmesine rağmen ödememiş. Bunun üzerine müşteriye bir mektup gönderirler.

- Yeni siparişinizi size ödemenizi yaptığınız zaman göndereceğiz.

Ertesi gün yanıt gelir;

- Lütfen siparişi iptal edin. O kadar uzun süre bekleyemeyiz.


"Nasıl Anlaşılır?"

Kır evinde yaşayan arkadaşını ziyaret eden adam, bakar ki, arkadaşı elinde bir sinek öldürücü, oradan oraya dolaşıyor. Biraz dalga geçmek ister.

- Bu gün hiç yakalayabildin mi, skor kaç?

Arkadaşı bakar;

- Evet. Üç erkek, iki de kadın sinek öldürdüm.

- Aradaki farkı nasıl anladın, merak ediyorum.

- Çok basit. Üç tanesi bira kutusunun, iki tanesi de telefonun üzerindeydi.


Yorum Ekle Yorumları Listele
86. Sayı önceki yazı 86. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye