AŞKIM GELİNCİK DALINDA
bir tarçın kırıntısı attım denize
içinden bir yük yaptı kokusu yayıldı içime
kokladım en derin edasıyla güneşle denizi
gösterdim yüzümü aşk kokulu bir çiçek sardı beni
doladı kollarımdan başlayıp bütünleşti yüreğime
sıcaktı, samimiydi ve hafif heyecanlı
soramadım adın ne diye gelincik dedim içimden gizlice
kırmızı bir yansıma getirmişti önüme
serin bir rüzgar yollamıştı saçlarıma
temiz bir koku sermişti ayaklarıma
yumuşak bir bulut üzerine aldırmıştı beni
çiçek dallarında etrafta kuş sesleriyle
uyurken yakaladım kendimi, bir dal kenarında
dayanmışım hayallerimle ona,
yaslanmışım omuz misali gövdesine,
sundu bana en güzel çiçeğini,
Verdi elime gelinciğini,
sakın uçmasın sarmala ama incitme beş yaprağını diye ekledi sonunda,
bu kuvvetli esen ılgıt rüzgar elimden uçurursa ya dedim birden
heyecana kapıldım sarmaladım bedenini
ya sıkarsam da daralır koparsa dedim, tekrar açtım avuçlarımı
gülümsedi bana, yüreğine koyduğun anda kimse uçuramaz
kimse kıramaz beni dedi,
öyle derinden vurmuştu ki inandım ona
ve aldım elime yasladım yüreğimin içine,
ama anladım ki yaslamak yetmiyormuş,
hem yüreğin kenarına bırakıp,
hemde sıkıca sarmalamak gerekmiş!
Ben incitmemek istedim, ama bilin ki incitildim.
Gülay Şahin - 27.10.2003
e-posta:
gulay_sahin@hotmail.com
|