| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


TANRI HALA İNSANLARLA KONUŞUYOR MU?
 

Genç bir adam Çarşamba gecesi ayinine gitmişti. Papaz Tanrı’yı dinleme ve onun sesine itaat etme konusunu anlatmıştı. Genç adam merak etmekten kendini alamadı. “Tanrı hala insanlarla konuşuyor mu?”

Ayinden sonra bir kahve ve çörek için birkaç arkadaşıyla dışarı çıktılar ve bu mesajı tartıştılar. Birkaç tanesi Tanrı’nın kendilerini nasıl çeşitli yollarla yönlendirdiğinden bahsetti. Arabasıyla eve giderken saat yaklaşık on olmuştu. Arabasında otururken dua etmeye başladı; “Tanrım eğer dinleyeceksen, itaat etmek için elimden geleni yapacağım.”

Kasabasının ana yolundan aşağı inerken aklında durmak ve bir galon süt almak gibi çok garip bir düşünce belirdi. Başını iki yana salladı ve yüksek sesle “Tanrım bu sen misin?” diye bağırdı. Bir cevap alamadı ve eve doğru devam etti. Ama yine durmak ve bir galon süt almak düşüncesi. Genç adam Samuel’i, onun Tanrı’nın sesini nasıl tanımadığını ve küçük Samuel’in nasıl Eli’ye koştuğunu düşündü. “Tamam Tanrım senin olma ihtimaline karşı sütü alacağım.”

Bu bir itaat sınavı olarak çok zor görünmüyordu. Sütü her zaman kullanabilirdi.

Durdu, bir galon sütü aldı ve eve doğru yola koyuldu. Yedinci Cadde’yi geçerken yine bir zorlanma hissetti .

“O caddeye dön”. Bu çılgınlık diye düşündü ve kavşağı geçti. Tekrar bir sonraki kavşaktan Yedinci Cadde’den dönmesi gerektiğini hissetti. Geri döndü ve yedinci caddeden aşağı doğru indi. Yarı şaka yüksek sesle “Tamam Tanrım yapacağım“ dedi. Birkaç blok ilerledi , birden durması gerektiğini hissetti. Frene bastı, etrafına bakındı. Kasabanın yan ticari bölgesindeydi. En iyisi değildi ama mahalledekilerin en kötüsü de değildi.

İş yerleri kapanmıştı ve ev halkı çoktan uyumuş gibi evlerin çoğu karanlıktı. Yine bir şey hissetti. “Git ve sütü caddenin karşısında bulunan insanlara ver.” Genç adam eve baktı. Ev karanlıktı ve ev halkı çoktan uyumuş gibi görünüyordu. Kapıyı açtı ve tekrar arabanın koltuğuna oturdu. “Tanrım, bu delilik. O insanlar uyuyor, onları uyandırırsam deli olacaklar ve ben bir aptal gibi görüneceğim.” Yine de gitmesi ve sütü vermesi gerektiğini hissetti.

Sonunda kapıyı açtı. “Tamam Tanrım eğer bu sensen kapıya gideceğim ve onlara sütü vereceğim. Çılgın bir insan gibi davranmamı istiyorsan tamam. Ben itaatkar olmak istiyorum. Bunun bir şeyin karşılığı olacağını tahmin ediyorum; ama hemen cevap vermezse ben bu işte yokum”. Caddeden karşıya doğru yürüdü ve zili çaldı. İçeriden hiçbir ses gelmiyordu. Bir adam bağırdı “Kim o?” “Ne istiyorsunuz?”

Daha sonra genç adam kaçamadan kapı açıldı. Adam kot pantolonu ve tişörtüyle orada dikiliyordu, yataktan yeni kalkmış gibi görünüyordu. Yüzünde garip bir ifade vardı ve kapısında dikilen bir yabancıyı görmekten pek mutlu olmamış gibi görünüyordu. “Bu ne?”

Genç adam bir galon süt uzattı. “İşte bunu size getirdim”

Adam sütü aldı ve yüksek sesle İspanyolca konuşarak koridora doğru koştu. Sonra sütü mutfağa taşıyan bir kadın geldi. Adam kucağında bir bebek onu takip ediyordu. Bebek ağlıyordu.

Adamın gözlerinden yaşlar akıyordu. Adam konuşmaya başladı, yarı ağlayarak. “Yalnızca dua ediyorduk. Bu ay yüklü faturalarımız vardı ve hiç paramız yoktu. Bebeğimiz için hiç sütümüz yoktu. Yalnızca Tanrı’ya dua ediyordum nasıl biraz süt bulurum diye.”

Karısı mutfaktan haykırdı “Ondan biraz sütle bir melek göndermesini istedim. Sen bir melek misin?”

Genç adam cüzdanına uzandı üzerindeki tüm parayı adamın eline verdi. Döndü, arabasına doğru ilerledi. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu.

Biliyordu ki Tanrı hala dualara cevap veriyordu.

İnternet'ten
Çeviren: Kaya Önder Tosun

Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
150. Sayı önceki yazı 150. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye