| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


VERMEK


 

I. Kısım

Bir dükkan sahibi dükkanının vitrinine üzerinde “Satılık Köpek Yavruları” yazan bir tabela asarken, yanında küçük bir erkek çocuğu belirdi.

"Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?" diye sordu.

Adam çocuğa yavruların en az 50 Dolar ettiğini söyledi.

Çocuk elini cebine attı, biraz bozuk para çıkardı, dükkan sahibine bakıp "İki Dolar Otuzbeş Cent’im var. Onlara bakabilir miyim?" dedi.

Dükkan sahibi çocuğa gülümsedi ve bir ıslık çaldı. Lady adlı bir köpek dükkanın içindeki kulübesinden çıkıp onlara doğru koşmaya başladı. Arkasında beş tane küçük yün yumağı vardı. Yavrulardan biri, diğerlerinin gerisinden topallayarak geliyordu. Bu, küçük çocuğun hemen dikkatini çekti.

"Bu yavrunun nesi var?" diye sordu.

Dükkan sahibi "Veterinerin dediğine göre, kalçasında bir kemik eksikmiş" diye yanıt verdi. "Hep böyle topallayacakmış."

Küçük çocuk hemen, "Onu almak istiyorum" dedi.

Dükkan sahibi "Sahi mi?.. O yavruyu gerçekten istiyorsan, sana bedava verebilirim" dedi.

Çocuk dükkan sahibine yaklaştı ve öfkeyle "Onu bana bedava vermenizi istemiyorum. Bu yavru da diğer yavrular kadar değerli. Fiyatı neyse size ödeyeceğim. Şimdi size İki Dolar Otuzbeş Cent vereceğim, kalan parayı da ayda Elli Cent, Elli Cent ödeyeceğim!" dedi.

Dükkan sahibi "O sakat yavruyu ne yapacaksın? O hiç bir zaman diğer köpekler gibi koşup, oynayamayacak," dedi.

Küçük çocuk pantolonunun paçasını yukarı kaldırdı ve iki çelik bağla desteklenmiş eğri sol bacağını gösterdi.

"Ben de pek koşamıyorum" dedi. "Bu yavrunun da kendini anlayacak birine ihtiyacı var."

II. Kısım

Son dört aydır bacağına çelik bağ takan küçük çocuk, evinin ön kapısından içeri, kucağında yeni aldığı köpek yavrusuyla girdi. Köpeğin kalçasında bir kemik eksikti ve yavru yere bırakıldığında ciddi biçimde topallıyordu.

Çocuk kendi durumundan ümitsizdi. Ama yanındaki yeni arkadaşıyla umutları canlanmış ve içi yepyeni bir coşkuyla dolmuştu.

Ertesi gün çocuk ve annesi küçük köpeğe nasıl yardım edebileceklerini öğrenmek için bir veterinere gittiler. Veteriner, çocuğa eğer her sabah yavru köpeğin bacağına masaj yapar, sonra da onu en az iki kilometre yürütürse, o zaman kalçasındaki kasların güçleneceğini,
yavrunun artık acı çekmeyeceğini ve daha az topallayacağını anlattı.

Yavru köpeğin yürürken rahatsızlığını inleyerek ve havlayarak belli etmesine ve çocuğun da kendi bacağındaki çelik bağdan acı ve zorluk çekmesine karşın, programı iki ay sabırla sürdürdüler.

Üçüncü ay, artık okula gitmeden önce her sabah beş kilometre yürüyorlardı ve artık ikisi de yürürken acı duymuyordu.

Bir Cumartesi sabahı çalışmadan dönerken çalıların arasından önlerine bir kedi çıktı ve köpeği korkuttu. Tasmasından kurtulan köpek hızla caddeye seğirtti. Hızla gelen bir kamyon köpeğe yaklaşırken çocuk da caddeye fırladı, köpeğini yakalamak istedi ama yolun kenarına
yuvarlandı. Geç kalmıştı. Kamyon köpeğe çarpmıştı köpeğin ağzından kan geliyordu. Çocuk köpeğine sarılmış ağlarken kendi bacağındaki çelik bağın çıkmış olduğunu gördü. Kendisi için üzülecek zamanı yoktu. Hemen ayağa kalktı, köpeğini kucağına aldı ve eve doğru yola koyuldu. Köpek küçük küçük havlayarak çocuğa umut veriyor ve onun heyecan içinde elinden geldiğince hızlı koşmasına neden oluyordu.

Annesi onu ve acı çeken köpeğini hemen hayvan hastanesine götürdü. Anne oğul merak içinde köpeğin ameliyatı atlatıp atlatmadığını öğrenmek için beklerken, çocuk annesine, hem de çelik bağları gevşemişken bugün nasıl olup da hızlı hızlı yürüyebildiğini ve koşabildiğini sordu.

Annesi şöyle dedi: "Sende osteomiyelit vardı. Bu bir kemik hastalığıdır. Bu hastalık zamanla bacağını zayıflattı ve bu yıl seni sakat bıraktı, bu nedenle de topallıyor ve acı çekiyordun. Bacağındaki çelik bağ destek içindi. Eğer acıya ve saatlerce sürecek tedavilere dayanmaya razı olsaydın, bu geçecekti. Bacağın ilaçlara iyi cevap verdi, ama fizik tedaviye her zaman karşı koydu. Baban ve ben ne yapacağımızı bilemiyorduk. Doktorlar bize bacağını yitirmek üzere olduğunu söylediler. Tam o sırada eve köpek yavrusunu getirdin. Sanki onun gereksinmelerini anlıyor gibiydin, sen ona yardım ederken aslında büyümek ve güçlenmek için kendine yardım ediyordun."

Tam bu sırada ameliyathanenin kapısı ağır ağır açıldı. Veteriner yüzünde bir gülümsemeyle dışarı çıktı. "Köpeğiniz iyileşecek" dedi.

Çocuk, insanın verirken aslında aldığını öğrendi. Vermek, almaktan daha kutsaldı.
 

Kaynağı bilinmiyor

Not: Bu çalışmayı ileten Sayın Merih Demirel'e teşekkür ederiz. 

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
148. Sayı önceki yazı 148. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye