| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


O BENİM BABAM!!!


 

O değerli yardım kuruluşunun üyelerine!

Bugün, o tabloyu kaldırıp yeşil tıp kartını incelettiğinizde; umarım ne demek istediğimi hatırlarsınız.

Dünümü sizinle geçirdim. Annem ve babamla oradaydım, daha önce hiç yardım kuruluşlarına baş vurmadığımız için nereye gitmemiz ve ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk.

Dün, babamı, teşhis konulurken, dosya numarası ve sağlık sigortası olmadığı için üzerinde kefili yok etiketi yapıştırılmış olan dosyayı alırken izledim. Sırada bekleyen zayıf bir adam gördüm, başka sorumsuz çalışanların olduğu, dağılmış çalışan ekibi barındıran, bütçe kıtlığı çeken diğer bir bölüme sevk edilmeyi bekliyordu.

Ekibinizin ne kadar sorumsuz olduğunu, hasta yanlış formu doldurduğu için nasıl uflayıp pufladıklarını, hastanın dosyaları önlerindeyken, bu zavallı yerden uzakta geçirecekleri öğle yemeğini konuşan görevlileri gördüm.

Babam sadece bir yeşil kartlı, randevu günü geldiğinde masanızdaki bir dosya numarası, kendisine bir kez anlatıldığı halde ne yapacağını tekrar soran bir hasta, ama hayır bu benim babam değil, bu sadece sizin gördüğünüz.

Göremediğiniz şey 14 yaşından beri bir marangoz olan, harika bir eşi, 4 yetişkin çocuğu, beş torunu (ikisi yolda) olan kendini yetiştirmiş bir adam. Bu insanların hepsi onun dünyadaki en iyi büyükbaba olduğuna inanıyor.

Bu adam, bir babanın olabileceği her şey, güçlü ve sağlam; bir o kadar da nazik, çevresinde sert tanınan, köy çocuğu, işverenlerinden bile saygı gören bir insan. O benim babam. Beni bu hale getiren, beni gelin yapan, çocuklarımın doğumlarında onları tutan, zamanında elime 20 dolar sıkıştıran ve ağladığımda beni sakinleştiren adam. Ve şimdi öğreniyoruz ki akciğer kanseri, bu adamı bizden alacak. Bu sözleri acı içinde çaresizlikten kıvranırken, sevdiği birini kaybetmiş bir kızın söylediğini düşünebilirsiniz.

Size katılmıyor değilim, ama bu yaptığınız da göz ardı edilemez. Kartların arkasındaki insanları hiç gözünüzün önünden ayırmayın. Her kart, hisleriyle, tarihiyle, yaşamıyla dokunabilecek güce sahip olduğunuz bir insanı simgeler. Yarın sizin sevdiğiniz, akrabanız ,komşunuz bir dosya numarasına, bir yeşil karta, sarı kalemle işaretlenecek bir isme dönüşebilir. Yalvarırım merkezinize gelecek diğer insanları kibar bir söz veya bir gülücükle karşılayın; çünkü, o insan da birinin babası, kocası, karısı, annesi, oğlu, kızıdır. Ya da sadece bir insan oğlu olduğu için Tanrı tarafından sevilip, yaratıldığı için, tıpkı sizin gibi... 

Kaynak bilinmiyor
Çeviren: Burak Taşdemir

Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
145. Sayı önceki yazı 145. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye