| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


SON VEDA
 

"Evlat eve gidiyorum, Danimarka’ya, sadece seni sevdiğimi söylemek istedim” demişti babam açtığı son telefonda. Beni yarım saat içinde yedi kez aramış.

Onu tam anlamıyla dinleyemiyordum. Sözlerini duymuştum; fakat mesajı değil. Ve kesinlikle kelimelerin vermek istediği mesaj bu değildi.107 yaşına kadar yaşayan büyük amcam gibi babamın da 100 yaşına kadar
yaşayabileceğine inanmıştım. Annemin ölümü üzerine vicdan azabı hissetmemiştim, anlamamıştım. Onun yoğun yalnızlığı boş bir yuva gibiydi. Çünkü uzun zaman ışık yayan arkadaşlarının çoğu artık yoktu.

O, erkek kardeşlerimden ve benden deli gibi torun yapmamızı istedi, böylece fedakar bir büyük baba olabilecekti.

Gerçekten buna kalkışmak için çok meşguldüm.

4 Temmuz 1982’de kardeşim Brian içini çekerek; ”Babam öldü” dedi. Küçük kardeşim espirili bir avukattı ve mizahi, pratik bir zekası vardı. Şaka yapıyor diye düşünmüştüm ve sonunu bekledim, bu şaka değildi.

“Razkeldj’de doğduğu yatakta öldü” diye devam etti Brian. “Cenazeyle ilgilenenler, O’nu ve kişisel eşyalarını yarın bize gönderiyorlar. Bizim cenaze için hazırlık yapmamız gerekiyor” diye devam etti.

Dilim tutulmuştu. Bu şekilde olması gerekmiyordu. Eğer babamın son günlerinin olduğunu bilseydim, Danimarka’ya onunla birlikte gitmeyi teklif ederdim.

“Hiç kimse yalnız ölmemeli” düşüncesiyle kurulmuş olan yaşlılar evlerinin gerekliliğine inanırım. Seni seven biri bu dünyadan diğerine geçerken senin elini tutmalı ve seni rahatlatmalı.

Onu gerçekten sonsuz bir uyum içinde dinleseydim ve düşünseydim, son saati sırasında ona teselli verirdim. Babam gidişini en iyi şekilde ilan etti ve ben onu özlemiştim.

Acı ve keder ve vicdan azabı hissettim. Neden onun için orada değildim ki? O, her zaman benim için buradaydı.

Ben 9 yaşındayken sabahları fırında 18 saat çalıştıktan sonra eve gelir ve beni sabah 5’te o güçlü elleriyle sırtımı sıvazlayarak kaldırırdı ve “Şimdi kalkma zamanı” diye fısıldardı.

Elbisemi giyindiğimde ve gitmek için hazır olduğumda babam gazetemi katlar birleştirir ve bisikletin sepetine sıkıştırırdı.

Ruhunun cömertliğini hatırladığımda gözlerime yaşlar doluyor.

Bisiklet yarışlarında o beni her Çarşamba gecesi 50 mil mesafedeki Wisconsin Kenosha’ya götürürdü. Böylece ben yarışabilirdim ve o da beni izleyebilirdi. Yarışı kazandığımda coşkuyla benimle paylaşmak ve
kaybettiğimde beni tutmak için ordaydı.

Sonra o, bana Equitable, Mary, Kay, Century 21 gibi kiliseler ve daha bir sürü diğer kiliselerde konuşmalar yapmak için gittiğimde hep eşlik etmişti. Her zaman güler, dinler ve kimle oturursa otursun “Bu benim
oğlum!” diye gururla söylerdi.

Bu gerçekten sonra; kalbim acı içindeydi çünkü babam benim için oradaydı ve ben onun için orada olamadım.

Sizlere naciz tavsiyem, her zaman sevginizi sevdiklerinizle paylaşın ve ve fiziksel yaşamdan ruhsal yaşama geçerken kutsal geçiş dönemine davet edilmeyi arzu edin. Sevdiğin birinin ölüm olayı deneyimi seni daha büyük ve kapsamlı bir yaratılış olgusu içine alacaktır...

Mark Victor Hansen
Çeviren: Funda Gül Yapan

Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
144. Sayı önceki yazı 144. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye