| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


BEBEĞİN MESLEĞİ
 

Nick, Edingurgh'da yaşayan bir gençti. Ancak oradaki hayatı çok zordu; çünkü bir işi yoktu. Şansını Londra'da denemeye karar verdi.

Oraya gittiğinde, orada da çok fazla şansının olmadığını farketti. Çok üzüldü; parası yoktu, yiyeceği yoktu ve geleceği de yoktu.

Güzel bir günde Picadilly Circus'ta oturmuş, hem güneşin tadını çıkarıyor, hem de kalabalığı izliyordu. Kalabalığın arasında, garip davranışlı bir adam dikkatini çekti. Onu, dikkatle izledi ve onun bir yankesici olduğunu anladı. Adam çok hızlıydı.

Bir süre daha onu izledi ve kısa bir süre sonra tüm hileleri öğrendi. İşi ve yiyecek bir şeyi olmadığı için o adamı taklit etmeye karar verdi.

Çok başarılıydı. Hiç kimse farketmeden; yiyecek alabileceği birkaç pound çalmayı başardı.

Daha sonra Nick, bu işe devam etti. Oldukça yüklü bir servet edindi ve ondan sonra dürüst bir iş aramaktan vazgeçti.

Her nasılsa diğer adam da ortalardan kaybolunca, tüm Picadilly Nick'e kaldı.

Bir gün Nick, kendi sahasında iş yapan bir başkasını farketti. Bu genç bir kadındı. İkisi rakip olmuşlardı. Nick, buranın kendi bölgesi olduğunu iddia edince, kadın bunu hiç umursamadı. Ama Nick'e bölgeyi ikiye bölmeyi önerdi. Böylece her ikisi de farklı bölgelerde işlerini sürdürdüler.

Bir gün yemeğe çıktılar ve ardından kazançlarını birleştirmeyi düşündüler. Daha sonra ev giderlerini azaltmak için aynı evde yaşamaya başladılar ve sonra evet, evlendiler. Mary (kızın adı Mary idi) hamile kaldı.

Nick haberi duyunca endişelendi çünkü artık Mary çalışamayacaktı ve bu gelirin % 50 azalması demekti.

"Bebek olacağına göre iki katı daha fazla çalışmam gerekecek" dedi ve gerçekten de daha çok çalışmaya başladı.

Mary onunla gururlanıyordu.

"Nick dünyanın en iyi yankesicisi; inşallah çocuğumuz da ona benzer ve hatta ondan daha iyi bir yankesici olur."

Böylece bebeğin geleceğinin de garantide olacağını düşünüyordu.

Bebek doğunca Mary dehşet içinde bebeğin sağ elinin bir yumruk halinde olduğunu gördü. Hiç kimse o yumruğu açamadı. Özürlü bir bebekti. Nick ve Mary çok umutsuzdular. Tüm yaptıkları için Tanrı'nın onları cezalandırdığını düşünüyorlardı. Bebeğe yardım etmek için hırsızlıkla kazandıkları tüm parayı feda etmeye hazırdılar. Birçok doktora ve kliniğe gittiler. Ama hepsi boşunaydı. Bebeğin eli bir türlü açılamıyordu. Bir doktor, tanıdığı başka bir doktorun yardım edebileceğini, bunun çok pahalıya mal olabileceğini söyledi. Ama sonuç kesindi.

Hiç tereddüt etmeden bebeği ona götürdüler.

Doktor bebeği muayene etti. Nabzını ölçmek için kolundaki çok değerli altın saati çıkardı. Bebeğin yanına masanın üzerine koydu. Bu gerçekten çok pahalı altın bir saatti. Bir servet değerinde olmalıydı.

Bebeğin muayenesi yarım saat kadar sürdü. Saati orada bırakıp ellerini yıkamak için başka bir yere gitti.

Mary, saate baktı önce, sonra da Nick'e. Nick'te önce saate sonra Mary'ye. Hiç paraları kalmamıştı; bu çok güzel bir iş olabilirdi ama sessiz bir şekilde bunu yapmamaya karar verdiler. Bu çok özel bir durumdu. Bebeklerinin durumu.

"Bebeğimizin geleceği buna bağlı, bunu riske edemeyiz" diye düşündüler.

Doktor geri döndü. Saatini aradı... ama hayır saat yok olmuştu.

Sonra bebeğin yumruğunu açmayı başardı.

Evet saat oradaydı; avucunun içinde...

Üstelik saatle birlikte başka bir şey daha...

Ebe'nin yüzüğü...

çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com

 

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
139. Sayı önceki yazı 139. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye