ANNE HARİKALAR DİYARINDA
Bir zamanlar, bitkin bir anne
vardı. Anne, her gününü ailesinin ihtiyaçlarını gidermek için
harcıyordu. Çoğu geceler yatağına o kadar yorgun yatıyordu ki nasıl
uykuya daldığını hatırlamıyordu.
Sıra dışı bir gecede anne havada garip bir şey hissetti. O ve ailesi
uyuduğunda, bir harikalar meleği en güçlü arzularını yerine getirdi.
Ailesindeki hiç kimse garip şeyler olana kadar meleğin
yaptıklarından rahatsız değildi. Saatin alarmı, saat yedide çaldı,
ne erken ne de geç. Anne banyoya girdiğinde, buhar aynayı kapladı,
çilek kokularıyla bezenmiş banyo onun için hazırdı, gül yaprakları
suyun üzerinde yüzüyordu. Cennet kadar huzurlu banyosunu yaptıktan
sonra saçını onun için Mısır prensi tarafından özel yapılmış keten
havluyla kuruladı. Biraz sonra, ilahi sesleri mutfağa kadar izledi.
Sesler açıkça anlaşılıyordu ''Oh! değerli anne huzur içinde ye''.
Önündeki masa bir kral ve varisleri için hazırlanmış gibiydi. En iyi
yiyecekler en renkli porselen tabaklara yerleştirilmişti. Kahvaltı
ziyafeti çocukların bir komplimanıydı, sadece harika pişirmemişler,
daha çok çaba harcayarak ortalığı da temizlemişlerdi. Olanlara
şaşırmış halde çocuklarının okul için hazırlanmalarını izlerken
gözleri doldu. Çocuklar kendi öğle yemeklerini hazırlarken, kocası
elinde bir vazo kır çiçeğiyle içeri girdi ve onları karısının eline
tutuşturdu. Gökkuşağını andıran çiçeklerin yanında Londra’ya bir
uçak bileti uzattı. Alnından nazikçe öptü ve harika bir ses tonuyla
konuştu:
''Sevgili eşim, büyük emeğinin farkında değilim sanma, ne yaptığının
farkındayım, bu öğleden sonrayı Londra'da geçir ve layık olduğun tüm
kutsamaları kendine sun, dostum, arkadaşım, kutsanmış kişi"
Bütün Londra o uçaktan inene kadar ayakta durdu, dar sokaklarda
annenin onuruna geçit törenleri düzenleniyordu. En iyi yemekleri
yedi ''Kediler'''in yönetmeniyle dans etti, dünyanın her yerinden
onun harikalığına ne kadar imrendiklerini söylemek için bir sürü
insan geldi. Eve olan uçak yolculuğu harikaydı, anne bir yandan
Elton John'un serenadını dinlerken, Fabio'da ona masaj yapıyordu.
Anne sadece birinci sınıf yolcularına gösterilen ''As do as it
gets'' adlı filmi izledi
Uçak indi ve anne düşünceli kocası ve değerli çocukları tarafından
karşılandı. Çocuklarından biri:
“Anne bugün çok fazla yorulduğunu biliyorum, bu yüzden lütfen
çantalarını taşıma onuruna ulaşmama izin ver'' dedi.
Kocası elini avucuna aldı ve ona olan ölümsüz aşkını belirtti. Ona;
onlar ayrıyken, yani Londra’dayken geçirdiği zaman boyunca kendini
bir engerek yuvasına atılmış gibi hissettiğini söyledi. Eve
döndüklerinde tüm aile anneyi yatağa götürdü. Temiz ve yeni yıkanmış
yatağında rahat olduğundan emin oldular. Bütün aile onu öpmek ve iyi
geceler dilemek için oradaydı.
Bu arada harikalar meleği anneye göz kırptı. Melek, annenin bir gün
olsun kendine değer verildiğini bildiğinden emindi.
İnternet'ten
Çeviren: Serkan Baysal
Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran
Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.
|