| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


PİŞMANLIK


 

Bu, Gerçek Bir Öyküdür...

Her zaman oldugu gibi gene bir kız ve bir oğlan vardı. Kız iyi niyetli, çevresine neşe saçan, insanları seven biriydi. Oğlan da iyi birisiydi. Kız oğlanı gerçekten çok seviyordu. Hayatında hiç kimseyi onu sevdiği gibi sevmemişti. Oğlan da onu seviyordu ama hala uçarıydı. Kızı sevse bile etrafta hala pek çok kız vardi...

Oğlanın davranışları kızı üzüyordu, ayrılıp barışıyorlardı. Ama bir gün kızın hayatına başka biri daha girdi, kız bu oğlanı da seviyordu ama diğerini sevdiği gibi değil. İkinci çocuk kızı gerçekten çok seviyor, onu incinecek bir çiçek gibi görüyordu.

Aslında kız çok da hassas biriydi. İlk sevdiğinin yaptıklari onu incitmiş, yormuştu. İkinci çocuk onunla evlenmek istedi. Kız düşündü, ilk aşkını hala çok seviyordu.

Ona gitti ve evleneceğini söyledi. Tek eklediği; ilk çocuğun onu sevdiğini söylemesiydi, ben seninle evlenirim demesine bile gerek yoktu.

Çocuk; "sen bilirsin" dedi.

Kız, diğer çocukla evlendi. Kocası onu gerçekten deliler gibi seviyordu. Çok mutluydu.

Diğer oğlan mı?

Başlangıçta pek önemsemedi ve başka kızlarla görüşmeyi sürdürdü, ancak zaman geçtikçe hayatında bir eksiklik olduğunu fark etmeye başladı. Başkalarıyla vakit geçirse de pek keyfi yoktu. Onu mutsuz eden bir şeyler vardı. Sonunda bu mutsuzluğun kaynağının, hayatında kızın olmaması olduğunu anladı. Tabii, bütün
bunlar hemen olmadı, aradan yıllar geçti. Çocuk dayanamadı ve bir gün kızı aradı. Kız onu gayet olgun karşıladı. Çocuk onu görmek, hatırını sormak istediğini söyledi.

Kız; "Tabii, işyerime gel ve bir çayımı iç" dedi.

Oğlan gitti, kız çok hoş bir bayan olmuş, yıllarla birlikte güzelliği artmıştı. Kızdan gözlerini alamıyordu. Başta genel olarak konuştuktan sonra, oğlan en sonunda dayanamadı ve evliliğinin nasıl gittiğini sordu.

Kız, çok mutlu oldugunu, eşinin onu çok sevdiğini, önemsediğini söyledi. Gerçekten mutlu olduğu her halinden belliydi.

Kız da onu sordu, neler yaptığını.

Çocuk, evlenmediğini söyledi.

Kız gülümsedi. Oğlanın gözlerinden pişmanlık okunuyordu.

Kız; "sana evleneceğimi söylediğim zaman bana sadece seni seviyorum demen yeterliydi ama söylemedin" dedi.

Çocuk; "seni çok seviyormuşum, bunu sonradan anladım" dedi,

konuşmayı başka yöne çektiler, sonra vedalaşıp ayrıldılar.

Çocuk sonra başka hiç kimseyle evlenmedi, kızı sevdiğini anlamıştı ama o hayatından çıktıktan sonra. Yanındayken ona değer vermemiş, sevdiğini söylememişti. Buna gerek görmemişti. Oysa hiç kimse sevildiği
söylenmeden gösterilmeden sevildiğini bilemezdi.

Hayatımızda yer alan kişilerin değerini onlar yanımızdayken bilelim, hayatımızdan çıktıktan sonra çok sevdiğimizin farkına varsak bile her şey için çok geç olabilir. Hayat o kadar kısa ki, hiç bir şeyi tehlikeye atmaya degmez. Bugün sevdiklerinize "seni seviyorum" deyin, onlara daha bir sık sarılın ki sonradan niye bunları yapmadım diye pişman olmayın...

Not: Sayın Zeynep Naz'a teşekkür ederiz. 

Sinan Oymacı not: Yukarıdaki öyküyü bir de kız ve oğlan kelimelerinin yerlerini değiştirerek okuyun, böylece benzer bir öykü kız'ın çocuğa söylememesi üzerine kurulsun.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
136. Sayı önceki yazı 136. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye