| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


VASİYET
 

Güzel sanatlara hayran bir adam varmış. O kadar çok seviyormuş ki, hayatını ona adamış. Güzel sanat eserleri alabilmek için çok çalışıyor ve güzel bir sanat eseri için tüm parasını veriyormuş. Öyle ki; Rembrandt, Picasso ve diğer pek çok ünlü sanatçının eserini satın alabilmek için var gücüyle çalışıyormuş.
Eşini yıllar önce kaybetmiş, ama bir oğlu varmış. Çocuğunu yetiştirirken bu sanat sevgisini ona da aşılamış. Büyüyünce, oğlu da bir sanat koleksiyoncusu olmuş. Ve bu sanat sevgisi her ikisinin de çok sevdiği ve onları birbirine bağlayan güçlü bir bağ olmuş.

Bir süre sonra ülkeleri bir savaşa girmek zorunda kalmış. Ülkenin diğer gençleri gibi oğlu da göreve yazılıp ülkesi için savaşa katılmış.

Aradan biraz zaman geçmiş ve baba bir mektup almış. Oğlunun bir harekatta kaybolduğunu bildiriyormuş mektup. Baba çok üzülmüş. Oğlunu çok seviyormuş ve yokluğunda, oğlunun, onun için ne kadar önemli olduğunu anlamış. Ona ne olduğunu bilmemek acısını çok daha fazla arttırıyormuş.

Birkaç hafta sonra kalbini parçalayan ikinci mektubu almış baba. Bu mektupta, oğlunun bir harekat sırasında öldüğü yazıyormuş. Oğul, muharebe sırasında yaralanan askerleri kurtarıyormuş. Ve en son yaralıyı güvenli bölgeye taşırken, arkadan gelen bir kurşun onun hayatını kaybetmesine sebep olmuş.

Mektubu alalı birkaç ay olmuş ve Noel sabahıymış. Ama baba yataktan kalkmayı istemiyormuş. Oğlu olmaksızın bir Noel geçirmeyi gönlü arzu etmiyormuş.

Birden kapı çalınmış ve kim olduğuna bakmak için aşağıya inmiş. Kapıyı açınca elinde bir paket olan genç bir adam görmüş.

Genç adam: "Bayım, siz beni tanımıyorsunuz; ama ben oğlunuzun kurtarırken öldüğü yaralı askerim." demiş.

"Ben çok zengin biri değilim. Ama oğlunuz sizin sanat sevginizden bana söz etmişti. Ve ben de çok iyi bir ressam olmadığım halde onun bir portresini yapıp size hediye etmek istedim." demiş.

Baba paketi almış ve eve girip açmış. Sonra koleksiyon odasına gidip şöminenin üzerinde asılı olan Rembrandt eserini çıkarıp onun yerine kendi oğlunu portresini asmış.

Sonra gözlerinden akan yaşlarla genç adama dönmüş ve "Bu benim en değerli eşyam. Ve evimdeki tüm değerli eserlerin hepsinden daha değerli." demiş.

Baba ve genç adam birlikte Noel yemeği yemişler ve genç adam daha sonra gitmiş.

Birkaç yıl sonra baba hastalanmış ve bir süre sonra da ölmüş. Onun ölümü her yerde duyulmuş. Herkes onun sahip olduğu sanat eserleri için yapılacak müzayedeyi merak ediyormuş. Nihayet müzayedenin Noel Günü yapılacağı duyurulmuş. Müze yetkilileri ve dünyanın en ünlü koleksiyoncuları evde toplanmışlar. Hepsi heyecanla satılacak sanat eserlerini alabilmeyi bekliyorlarmış. Ev dolmuş.

Müzayede yöneticisi ayağa kalkmış ve "Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Müzayedenin ilk parçası arkamda gördüğünüz portredir." demiş.

Arka sıralardan biri, "Ama o, yaşlı adamın oğlunun portresi." diye bağırmış. "neden onu geçip, asıl sanat eserlerine gelmiyoruz."

Mezatçı: "Önce bunu satmamız gerek. Sonra diğerlerine geçebileceğiz." demiş.

"Evet, artırmayı 100 dolar ile başlatıyorum. Yok mu artıran?" Hiç kimseden ses çıkmayınca; "O zaman 50 dolar" demiş.

Hala kimseden ses çıkmamış.

"O zaman 40 dolar."

Ses çıkmayınca; "Hiç kimse bu portreye talip değil mi?" diye sormuş.

Yaşlıca bir adam ayağa kalkmış ve "10 dolara olur mu?" demiş. "Tüm param bu. Ben onların karşı komşusuyum ve bu çocuğu tanıyorum. Onun büyümesine tanık oldum ve o çocuğu çok sevdim. Onun portresini almak isterim."

"Yani 10 dolara almak istiyor musunuz?" diye sormuş müzayedeci.

"10 dolar! Satıyorum! Satıyorum! Satttt-tttttııımmmm!"

Salonda bir sevinç mırıltısı yükselmiş ve herkes birbirine:

"Nihayet gerçek sanat eserlerine kavuşacağız" demeye başlamış.

Müzayedeci o zaman: "Hepinize geldiğiniz için teşekkürler ederim. Sizleri bugün burada görmek çok güzeldi. Ama müzayede burada bitti." demiş.

Kalabalıktan kızgın sesler yükselmeye başlamış.

"Ne demek müzayede bitti? Diğer parçalar için artırma başlamadı bile..."

Müzayedeci o zaman: "Üzgünüm ama müzayede sona erdi. Çünkü yaşlı adam vasiyetinde şöyle demişti. Oğlumun portresini alan tüm eserlerin sahibi olur".
 

internet'ten çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
128. Sayı önceki yazı 128. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye