NASIL BİR KADIN ARIYORSUNUZ?
Nasıl bir kadın arıyorsunuz ya da
nasıl bir erkek ? Aşkınızı yaşamak için istediğiniz insan nasıl
biri? Nasıl tarif edersiniz o aradığınız insanı? ve o aradığınız
insanı gerçekten bulsanız hemen koşar mısınız onun yanına? Yoksa
ürküp geri mi çekilirsiniz?
"Terk etmiş ve terk edilmiş" bir kadının macerasını anlatan Çiğdem
Anat'ın "Aklım Nereye Gidiyor, Ellerim Nereye" kitabını okurken
gördüm birden cevabı. Kitabın bir yerinde o cümle çıkıyor karşınıza,
romanın kahramanı olan kadınla yeniden ilişki kurmak isteyen eski
sevgilisi, karısından yakınırken şöyle diyor kadına :
"Beni aldatabilecek bir kadın istiyorum."
Bu cümlede duruverdim. "Kendisini aldatabilecek bir kadın isteyen"
bir erkek. Birden fark ettim ki bütün erkekler aslında, bunu açıkça
söylemeseler de, "kendilerini aldatabilecek bir kadın" istiyorlar.
Bütün kadınlar da "kendilerini aldatabilecek" bir erkek. Ama bu
cümlenin, kitapta yazılmayan bir devamı bulunuyor, bir başka cümle
daha var bu cümlenin ardından gelen. "Beni aldatabilecek bir kadın
istiyorum," ama "beni aldatmayacak bir kadın."
Herkes, kendine muhtaç olmayacak kadar güçlü, başkalarına
gidebilecek kadar özgür, her an kendisini beğenecek başka birini
bulabilecek kadar alımlı birini istiyor, ama bu istediği özelliklere
sahip olan insan kendisini aldatmasın da istiyor. "Aldatabilecek
biri olmak" çekici kılıyor insanı, belki de çekiciliğin tarifi bu
kadar basit, "aldatabilecek biri" olmak.
İnsanlar "aldatabilecek olana" doğru çekiliyorlar, yaklaşıyorlar,
dokunuyorlar, sonra kendi şartlarını söylüyorlar; "Ama
aldatmayacaksın". Ve "aldatabilecek olanın" çekiciliği ile aldatılma
korkusu arasına
sıkışıyorlar. Her an bir kuşkuyu, bir korkuyu, bir tedirginliği
soluyorlar öyle biriyle olduklarında.
Biliyorlar ki, "aldatabilecek biri" aldatabilir.
"Aldatamayacak biri" güvenli ama sıkıcı
"aldatabilecek biri" çekici ama korkutucu.
Aşkın en zor kavşağı.
Hangisini seçeceksiniz, istediğinize sahip çıkacak cesareti
gösterebilecek misiniz, yoksa güvenli bir sıkıcılık mı daha cazip
gelecek size?
Kitabın erkek kahramanı da "aldatabilecek birini" aradıktan ve
üstelik onu da bulduktan sonra duruyor zaten, karısını, çocuğunu,
alışkanlıklarını bırakamıyor. Boş bir evde aşkla kendisini bekleyen
"aldatabilecek kadının" yanına gitmiyor. "Aldatabilecek bir kadın"
istiyor, o kadını buluyor ve daha önce verdiği sözden dönüp o kadını
"aldatıyor". "Aldatabilecek kadından" korkuyor erkeklerin çoğu gibi.
En çok istediği kadın, onu en çok korkutan kadın çünkü. Hayatı
boyunca düşlediği, özlediği kadına kavuştuğu anda o kadından aslında
ne kadar korktuğunu fark ediyor erkek ve "aldatamayacak olanın"
sıkıcılığına dönüyor.
Sonra da, hayatının sıkıcılığına, kendi korkaklığına bir teselli
bulabilmek için toplumsal payeler, işinde geçici başarılar elde
etmeye uğraşıyor.
"Aldatabilecek kadın" ise yapayalnız, bir sevgili bekliyor.
Erkekler "aldatabilecek bir kadını" sevip, "aldatamayacak bir
kadınla" yaşıyorlar, güven ve rahat aşka ağır basıyor.
"Aldatabilecek kadın", kendisine benzeyen bütün kadınlar gibi mutsuz
oluyor kitapta.
Onu şartsız ve korkusuz sevecek birini bulana kadar da mutsuz
kalacak.
Ahmet Altan
Not: Sayın Mert Ökter'e bu
yazıyı ve görüşlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz.
Mert Ökter'in yorumu: Ben
yorumsuz gönderiyorum..
Herkes cevabını kendi kendine versin. İsteyen bana da gönderebilir,
gönderilen cevaplar kesinlikle gizli tutulacaktır...
Ayrıca, cevap mecburiyeti de yok ;-) |