GÜL
Gül’mü, gülmek mi
Gül’mü güzeldi, görünce gülümsendi
Adına gül dendi,
Gülmek mi güzeldi, gül’e gül dendi
Bir gül! beni gülümsetebilir mi?
Masada duran bu gül
Sahipsiz mi?
Masaya senin tarafından getirildi,
Sana mı verildi?
Bana verilecek mi?
O gece gözlerim sürekli güldeydi.
Ne zaman bana verilecekti?
Gecenin sonunda öğrendim,
Gül bir çingenenindi.
Daha çok küçük bir kız çocuğu,
O da sahipsizdi.
Küçücük, çıplak ayakları, o soğuk, karanlık gecede
daha fazla üşümesin diye alınmış,
Nedeni; Merhametti,
O gece küçük kızın haricinde
Gül hiç kimseyi gülümsetemedi.
Boşuna dalından koparıldı,
Ne kalpleri ne de masayı süsleyebildi.
“Senin için” diye küçücük bir yalan bile söylenemedi.
Aslında Tanrı bu yalanı affedecekti
Çünkü yalanın rengi pembeydi, ama söylemedi.
Tazecik yapraklar soldu, kuruyup gitti.
Oysa herşey yeniden başlayabilirdi.
Bir adet çiçek,
Bir anda bütün düşünceleri değiştirebilirmiydi?
Konu ben isem; evet.
Bütün gece dualar ettim
Kimine göre altı üstü bir çiçekti
Ama benim için çok önemliydi
Anlamından vazgeçtim,
İstedim ki, solmadan bana verilmesini
Üstünde filizi
Toprakta olsa,
Yeni güller bitebilirdi,
Aslında küçük kızın mutluluğu da önemliydi.
Çiçekler ise dalında güzeldir öyle değil mi?
O gece solan sadece gül değildi.
Gece belki solgun geçti,
Ama, O geceden sonra
Gül görmek, beni hep gülümsetti.
Gülen yüzlerde açan güller misali...
Daruma - 26.4.2002
|